25 Nisan 2010 Pazar

103- YAN GELİP YATMAK

OSMAN TÜRKOĞUZ
 İzmir; 28 Aralık 2008,
                                                    

                              


103- YAN GELİP YATMANIN YENİ ANLAMI!


            Edebiyat öğretmeni AYŞIN TÜRKEKUL, merakla bakan öğrencilerine:
“-Çıkarın kâğıtlarınızı ve kalemlerinizi. Notu geçerli olan bir ödev yazacaksınız.” dediğinde, sınıfta bir uğultu koptu:
“-Hocam,  çok zor olmasın; Milli Güvenlikten yazılı olduk, bir hafta boyunca da, tarih dersine çalıştık!” sesleri yükseldi.
Öğretmen Ayşın Hanım, gülerek.

“-Konuşmayı bırakın da, kâğıt ve kalemlerinizi çıkarın” dedi ve soruyu tahtaya yazdı.
“YAN GELİP YATMAK,” ‘SİZCE, NE ANLAMA GELİR VE NEYİ ANLATIR?’
Süreniz 45 dakika ve yanıtlar iki sahifeyi geçmeyecek. Başlayabilirsiniz” dedi.
TEMEL TEMELOĞLU ile TURSUN TURSUNOĞLU, aynı sırada oturmalarına karşın, sürekli bir yarış içindeydiler. Ayrı sıralarda oturma önerileri kabul edilince; ayrı sıralara geçtiler.
Tüm öğrencilerden önce, verilen ödevin yanıtını yazmaya koyuldular. Yirmi dakika sonrada, ikisi birden kalkarak, önce TURSUNOĞLU, SONRA DA TEMELOĞLU, ödevlerini Öğretmen Ayşın Hanıma teslim ederek, yerlerine oturdular.
Ayşın Hanım, Tursunoğlu’nun ödevini okumaya başladı:
“Sayın Recep Tayip Erdoğan: “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” değinde; Milli Güvenlik Dersi Öğretmenimiz Jandarma Albayı Sayın CUMHUR ÇAĞDAŞLI’YA, bu değerlendirmenin ne anama geldiğini sormuştuk.
Sayın Cumhurçağdaşlı, hiç düşünmeden, sorumuza şu yanıtı vermişti:
“Tarih boyunca; her çeşit silahla vurulup, ŞEHİT OLAN TÜRK ASKERLERİ, GÖZLERİ SEMAYA BAKAR VAZİYETTE, RUHLARINI TANRIMIZA TESLİM ETMİŞLERDİR.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin eğitim ve muharebe talimnamelerinde, iki türlü yat komutu vardır:
            —TAM SİPER! Komutu,
           —YAT! Komutu.
Bunun dışında, ”yan yat” ve “yan gel de yat!”, diye bir komut yoktur.
Hem de, isteseler bile, Türk Askeri yan gelip yatamaz: Çünkü Türk Askerinin sağ tarafında:
                        1- Tabanca ve tüfek vardır.
            2- Üzerinde su dolu matarası bulunan, içi ekmek ve yiyecek dolu ekmek torbası vardır.
Paraşütle atladıklarında, sol taraflarına yatmaları kesinlikle yasaktır. Çünkü sol taraflarında, vatanları için çarpan yürekleri vardır; yüreklerinin tehlikeye girmesi istenemez.
Sayın Başbakanın bu söylemi, TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ BAĞLAMAZ.” dedi.
Uzun süre düşünerek, bu söylemin, kimleri tarif ettiğini bulduğumu yazabilirim.
           “Benim babam; Amerikan yardımının yoğun bir şekilde, ülkemize geldiği sıralarda, Urfa’da konuşlandırılan bir jandarma taburunda görevliymiş. Amerikalıların yapmış oldukları eğitim filmleri de gösterime girdiğinde, babamın başına yıldırımlar düşmüş.
Filmlerde; Türk askerlerinin adları değiştirilmiş. MEHMET ADI, OSMAN OLMUŞ,  MEHMETÇİK ADI DA OSMANCIK OLMUŞ
Babam, çok akıllı ve dahi bilgili üstlerine ”Bu işte bir iş var. Geleneksel adlarımızın değiştirilmesi, bizleri köklerimizden koparır!” dediğinde, ağzının payını almış:
            -“Tursun, komünistlik yapma, Trabzon’a Rusya’nın daha yakın olduğunu da unutma,” demişler.
Bu arada;” ON DÖNÜM BOSTAN, YANGEL, YAT OSMAN” SÖZÜ DE KULLANILMAYA BAŞLAMIŞ!
Benim babam, akıllı adamdır!
            “- Bostan ekmek kârlı bir işse, niye on dönümle sınırlandırılsın! Neden yüz dönüm,  hatta bin dönüm bostan ekilmesin?  
Osman yapılan Mehmet; on dönümlük bostanla yuvarlansın; yabani hayvanlar ve iki ayaklılar, bostana zarar vermesin diye de, önü bostan tarlasına dönük olarak, yanının üstüne yatarak, gözetleme durumuna geçsin, başkaca hiçbir işe de bulaşmasın!
Nasıl olsa, Amerika bizi besler ve dahi korur! Bizi tembelliğe ve iftar çadırlarında karın doyurmaya iten; bir kilo nohut’a ve bir torba kömüre muhtaç duruma getiren ruhsal çöküntünün başlangıcı buradadır; diyor benim akıllı babam!”
            “ASKERLİK YAN GELİP, YATMA YERİ DEĞİLDİR”, sözü, politikacılardan esinlenerek söylenmiş bir sözdür.
Tarikatların, dış bedhahların, dini masalların, kadın düşmanlığının ve TÜRBANCILIĞIN DESTEĞİ İLE Milletvekili ve dahi Bakan seçilerek, gelecek seçimleri ve sülalesinin geleceğini garanti altına alan eski ve yeni politikacıların, gönül rahatlığı içersinde,  makam odalarındaki daracık divanlarda ve daracık resmi makam araçları içersinde, yatma biçimine, YAN GELİP YATMA, denilir!

            Öğretmen AYŞIN HANIM, Temel Temeloğlu’nun ödev kâğıdını okumaya başladı:
            “SAYIN AYŞIN ÖĞRETMENİM;
Sayın Recep Tayip Erdoğan Bey’in; ”ASKERLİK, YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR!” söylemi, tüm halkımızı derinden etkiledi. Sayın Recep Tayip Erdoğan Bey; kanımca, ilk defa çok doğru bir TEŞHİSTE bulundu.
Milli Güvenlik Bilgisi Öğretmenimiz J. ALBAY SAYIN CUMHUR ÇAĞDAŞLI, OLAYI BİR BAŞKA BOYUTTAN ELE ALMIŞTI. O’NA aynen katılıyorum.
Kanımca, Erdoğan Bey’in söylemi açıklamaya muhtaç:
            Yan gelip, yatmak sözünün başlangıcı; “ON DÖNÜM BOSTAN, YAN GELİP, YAT OSMAN” sözüne dayanır.
Genellikle; karpuz ve kavun tarlasına BOSTAN, denilir. Büyük sebze bahçelerinin içersine kavun ve karpuz ekildiğinden, buralarına da bostan denilir. Bu tarlaları, bir dolap kuyusu sulardı.
Anadolu’muzda, ne fabrika vardı, ne de işçi çalıştıracak bir kuruluş vardı. Bostan sahibi olmak, sosyal güvenceye kavuşmak ve yarın endişesinden kurtulmak demekti.
Burada; soygun, vurgun, talan, din adını kullanarak, dindar vatandaşlarımızı yabancı ülkelerde dolandırıp, yüksek mevkilerde kaparak, kalp huzuru ile yan gelip, yatmakta yoktu. İş aynıydı, eş aynıydı, dost ve düşman aynıydı.
            *Askerlerimizin içinde, düğünlerini Milli Saraylarda yaparak, verilen hediyelerle, babalarının borçlarını ödeyip, SANAL AMCALARININ destekleriyle Küçücük bir Ticaret gemisi alanları var mı?    
Şimdi, şöyle bir düşünelim:
*TARİKATCILIK, ATATÜRK DEVRİMİ VE KADIN DÜŞMANLIĞI İLE TÜRBANA SARILIP, TBMİLLETVEKİLLERİ MECLİSİNE GİRENLERİ VAR MI?”
            *Dağ başlarındaki çorak arazileri çok ucuza alarak, imar değişikliği oyunu ile köşeyi dönenleri var mı?
Ev üstüne ev alanları var mı?
            *Çağdaşlığa, insan onuruna sığmayan eylem ve söylemlerle, gelecek seçimleri ve hatta bakanlıkları garantiye almak İÇİN ”HARİCİ BEDHAHLARLA” SARMAŞ, dolaş olanları var mı?
            *NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”, DEMEK İÇİN, ÖLMEYENİ VE ÖLÜMDEN KORKANI VAR MI?      
            *”Savaştan önce, kartalda bahçıvan”, ”savaştan sonra da Kartal’da kolsuz ve bacaksız bahçıvan” olmayanı var mı?
            *Vatan hizmetine canlı giderek, cenazelerinin Türkiye Cumhuriyeti araçları ile köylerine ve evlerine gelmeyeni var mı?
            *Askerlik hizmetine giderken giydiği elbisesiyle, terhis olduktan sonra dönmeyeni var mı?
            *Kar, kış, soğuk ve tipi dinlemeden, sırtlarında (35) kiloluk teçhizatla, sınırları aşarak, ölümlere meydan okumayanları var mı?
            *Türk Ulusu’nun güvencesi olan Türk Askerinin ölmeden dönme güvencesi var mı?

            “Yan gel, yat”, günümüzde, kısa sürede, normal olmayan yollardan tüm sülalesini zenginliğe gark edenler için söylenir.
            -“Git Almanya’ya; dini, imanı bir kenara bırak, çuvallarla parayı kap, holdingler, TV. Kanalları kur.         
RUHU BAKİRE! Bir güzeli de KAP, ÖMRÜN BOYUNCA SIRT ÜSTÜ YAT!”
            Ya da: ”Bırak çağdaşlığı, doğruluğu, dürüstlüğü, yay gibi ol. Gir tarikatların ve HARİCİ BEDHAHLARIN EMRİNE, Türbanı da kap. Seçil milletvekili, ömür boyu emekli maaşını kap, yan gelip, sırt üstü yat!”
Böyle yönlendirilir zayıf kimseler.
            “Yan gelip yatmak, ille de kafiyeli olarak söylenecek diye de bir kural yoktur. Örneğin:
            “-Türbanı tak başına, yürü kızım Emine, iktidar mutlak senindir; kimseler su dökemez eline!”.
            TBMillet Vekilleri Başkanlarından birisinin; Meclisin mefruşatını yenilettiği bir şirketten, Kızı için Ankara’da, kendisi için, Kuşadası’nda; 260,000’er dolara almış olduğu evlerinde ne şekilde yattığını bilemem!
            Günümüzde; hiçbir zahmete katlanmadan, büyük zenginliklere kavuşanlar için; ”YAN GELİP YATMAK”, sözü söylenir.
Yiğitler için böylesine bir söz söylenemez.

            PS: On dönüm bostan, yan gelip yat OSMAN”, sözünün bu öyküyü yazan Osman TÜRKOĞUZ ile bir bağlantısı YOKTUR ÖĞRETMENİM.

 SÖZÜN ÖZÜ:        
            Hep; gösterileni gören, verilenle idare eden, bir kilo Pirinç, bir torba kömür ve TÜRBANLA idare edilmeye odaklanan; 29 Mart 2009 seçimine iştirak edecek olan DİRİ, ÖLÜ VE ELİ KANLI SEÇMEN VATANDAŞLARIMIZ SİZEDİR sözüm, yalanım varsa anlattıklarımda, çıksın iki gözüm:
            —Yüz yeni Türk lirası seksen beş kuruş ödeyerek, aldığı simitleri korumalarına teslim ettiğini gördüğünüz kişinin. 1.000.000.000.000-Bir trilyonluk -makam arabasına bindiğini de görünüz.
            —Aynı kişinin, İstanbul’da, bir nikâh şahitliği yapmak için, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN UÇAĞI İLE YARIM SAATLIĞINA, İstanbul’a gidip, geldiğini de görünüz.
            —60.000YTl’sına mal olan bu yarım saatlik uçuşa ödenen para ile kaç yalınayak çocuğumuzun giydirilebileceğini de hesap ediniz.
            —TÜRBANIN VE ÇARŞAFIN GERİSİNİ DE GÖRÜNÜZ!
                       
           

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi