TC.
OSMAN
TÜRKOĞUZ
TV.İzmir;10
Ocak 2016.
“DİYANET İŞLERİ DİN İŞLERİ YÜKSEK
KURULU?!”ALENEN GİZLİ ŞERİAT UYGULAMALARINI YÜRÜTMEKTEDİR.ASIRLAR ÖNCE YAŞAMIŞ
OLAN ARAPLARIN İLKEL YORUMLARINI
BENİMSEMEK,DEĞİŞEN ÇAĞA VE TÜRK TOPLUMUNA GÖRE DİN DİYEREK FETVALAMAK BENCE
İHANETE EŞDEĞERDİR.LÜTFEN OKUYALIM VE DÜŞÜNELİM,ŞAYET MANTIĞINIZ VARSA?!
MEHMET GÖRMEZ’E
VE ULEMAYA ÖĞRETİLER?!
Hz. Muhammed dini hukukun kaynağı olan
Kur'an-ı Kerim'de bulunmayan hükümler yerine, hükmetme yetkisi olanların da
hükümler koyabileceğini buyurmuştur. Örneğin:
“51- Peygamberin içtihad ile
hükmetmeğe izin vermesi: Peygamberimizin sahabenin âlim ve fakihlerinden Muaz
bin Cebel'i Yemen'e vali gönderirken aralarında şöyle bir konuşma geçmiştir:
Peygamber:
-
Oraya vardığın vakit ne ile hükmedeceksin? Sana bir soru sorulduğu yahut bir
davacı geldiği vakit onların müşkülünü ne ile halledeceksin?
-
Tanrının Kitabı Kur'an ile.
Peygamber:
-Kitap'ta
bulamazsan?
Muaz:
-Resulu'llah'ın
sünnetleriyle.
Peygamber:
-Onda
da bulamazsan?
Muaz:
-Kendi
reyimle içtihadımle hükmederim.
Peygamber:
-Senden
daha iyi, emir yoktur derim. (Tanrı'ya şükür olsun ki; elçisini başarılı
kıldı.) - A. Hamdi Akseki İslam Dini S. 63 -Besim Atalay Türk Dili ile ibadet
- S. 28.
İslam dinini yüce bir
din oluşu, herşeyin çözümünü insan aklına bırakmasındandır.”HALİFELİK, Osman TÜRKOĞUZ.
S.24-25.Hz. Muhammed’in 17 gerçek hadisinden birisi de budur.
“Zaman
değiştikçe,hükümler de değişir?!”
“Fetvayı müftüden
değil aklından al?!
“En büyük ibadet
ululemre itaattir?”Zamanımızda ululemir, TÜRK ULUSU ADINA YASA KOYAN TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİDİR. Şimdi de şu sapıklığa bir göz atalım:
”
Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu'nun "Bir
babanın öz kızını öperken şehvet duymasının nikâha etkisi olur mu?" Sorusuna
verdiği ve sonra yayından kaldırdığı yanıt şöyle:
"Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda nikâhının ne olacağı konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı mezheplere göre, babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur (bkz. İbn Rüşd, Bidayetü’l-Müctehid, Mısır 1975, II, 33; İbn Kudame, el-Muğni, VII, 486; İbn Cüzey, el-Kavaninü’l-Fıkhiyye, 138). Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda, kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması, ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbisesinden tutarak, ya da vücuduna bakıp düşünerek şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır (Merğinani, el-Hidaye, I, 192; Mevsıli, el-İhtiyar, III, 109)."Kardeşim bunlar sapıkça yorumlardır.Türkiye Cumhuriyeti’nin Müslüman insanlarını yalınız TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDEN ÇIKAN KANUNLAR BAĞLAR.SIPASINA SULANARAK SIPASINI DÜZEN EŞEK Var mı?! Bu çağdışıların yorumlarını Kuranın hükmü ve Hz.Muhammedin emriymiş gibi Fetvalarına esas almak, Dini bilginin değil de sapıklığın, Çağdaş düşmanlığının ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığının eseridir. Firavunlar kızları ile Firavun kızları da oğlan kardeşleri ile evlenebiliyorlardı. Halikarnas Kraliçesi de ağabeyi Mozole ile evlenmişti. Hiç düşünmeden Hz. Âdemin çocuklarını biribirlerile evlendirmiştik. Dört grup renkli insan ve yüzlerce çeşit kan gurubunun oluşmasını düşünen de yok.Yakın akraba evliliklerinin nesil üzerindeki felaketlerini Allah bilmiyor muymuş?!Bizim din Ulemalarımızın kaynak olarak gösterdikleri kimseler,akla ve insan onuruna yakışmayan yorumlar ortaya koymuşlardı.Önlerindeki iki örnek Hz.Muhammede aitti:Hz.Muhammet,iki kızını da Amcası Ebu Leheb’in oğullarına vermişti.Ümmü Gülsüm evlendiğinde Dokuz yaşındaydı.Kendisi de Ebu Bekir’in kızı Ayşe ile nişanlandığında Ayşe Altı yaşındaydı. Hz.Muhammedin evinde sürekli kalan Ayşe,Dokuz yaşında gerdeğe girmişti.Medeni Kanunumuza ve Ceza Kanunumuza bakmadan bu olayları Sünnet olarak almışlardır.Hz.Muhammet,büyük abdestini yaptığında,gerisinde bir etek dolusu taşla duran Kölesi Ebu Hureyre’nin verdiği taşlarla temizlenirdi.Bu konuda hadisleri de vardır:”Büyük abdestinizi,Kudüs’e arkanızı dönmeden yapın,Üç ya da Beş taşla da temizlenin?!”Bizim Dümbelek kafalı Ulemalarımız neden bu hadislere ve sünnete uymazlar da tuvalet kâğıdı kullanırlar?!
"Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda nikâhının ne olacağı konusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı mezheplere göre, babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur (bkz. İbn Rüşd, Bidayetü’l-Müctehid, Mısır 1975, II, 33; İbn Kudame, el-Muğni, VII, 486; İbn Cüzey, el-Kavaninü’l-Fıkhiyye, 138). Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda, kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması, ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbisesinden tutarak, ya da vücuduna bakıp düşünerek şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır (Merğinani, el-Hidaye, I, 192; Mevsıli, el-İhtiyar, III, 109)."Kardeşim bunlar sapıkça yorumlardır.Türkiye Cumhuriyeti’nin Müslüman insanlarını yalınız TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDEN ÇIKAN KANUNLAR BAĞLAR.SIPASINA SULANARAK SIPASINI DÜZEN EŞEK Var mı?! Bu çağdışıların yorumlarını Kuranın hükmü ve Hz.Muhammedin emriymiş gibi Fetvalarına esas almak, Dini bilginin değil de sapıklığın, Çağdaş düşmanlığının ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığının eseridir. Firavunlar kızları ile Firavun kızları da oğlan kardeşleri ile evlenebiliyorlardı. Halikarnas Kraliçesi de ağabeyi Mozole ile evlenmişti. Hiç düşünmeden Hz. Âdemin çocuklarını biribirlerile evlendirmiştik. Dört grup renkli insan ve yüzlerce çeşit kan gurubunun oluşmasını düşünen de yok.Yakın akraba evliliklerinin nesil üzerindeki felaketlerini Allah bilmiyor muymuş?!Bizim din Ulemalarımızın kaynak olarak gösterdikleri kimseler,akla ve insan onuruna yakışmayan yorumlar ortaya koymuşlardı.Önlerindeki iki örnek Hz.Muhammede aitti:Hz.Muhammet,iki kızını da Amcası Ebu Leheb’in oğullarına vermişti.Ümmü Gülsüm evlendiğinde Dokuz yaşındaydı.Kendisi de Ebu Bekir’in kızı Ayşe ile nişanlandığında Ayşe Altı yaşındaydı. Hz.Muhammedin evinde sürekli kalan Ayşe,Dokuz yaşında gerdeğe girmişti.Medeni Kanunumuza ve Ceza Kanunumuza bakmadan bu olayları Sünnet olarak almışlardır.Hz.Muhammet,büyük abdestini yaptığında,gerisinde bir etek dolusu taşla duran Kölesi Ebu Hureyre’nin verdiği taşlarla temizlenirdi.Bu konuda hadisleri de vardır:”Büyük abdestinizi,Kudüs’e arkanızı dönmeden yapın,Üç ya da Beş taşla da temizlenin?!”Bizim Dümbelek kafalı Ulemalarımız neden bu hadislere ve sünnete uymazlar da tuvalet kâğıdı kullanırlar?!
İbn
Rüşd, 14 NİSAN 1126-10 Aralık 1198 seneleri arasında Endülüs’te yaşamış, Vahyi
inkâr ederek Akılcılığı savunmuş, İbni Sina, Aristoteles ve Hz.Muhammet hayranı
bir filozoftur. O da Kızlarda Dokuz yaşa takılmıştır. Ötekiler de Hadisler
üzerine çalışmışlar, ibn, Cürey’e,”ÇER, ÇÖP DEPOSU” ADI verilmişti.1000 adet
sahte hadisi de bilerek kayda geçirmişti, Mut’a nikâhını, Hz. Muhammed yasaklamış
olduğu halde, inatla savunmuştu. Bizim ulemamızın göstermiş olduğu kimseler,
çağlarının içinde kalmış rivayetçi kimselerdi. Yukarıda verdiğim örneğe uyarak
yorumlar yapmışlardır. Akla, Bilime ve Müslümanlığa uymayan biribirine zıt
yorumlara Kuran hükmüymüş gibi sarılmışlardı.Sonradan
yazılmış kitaplar kuranın yerine konulmuştur.Buna da Yahudi MİCACILIĞI DENİLİR.
İslam Fıkhı adlı eserin 335’inci
sahifesini açarak Mut’a konusuna bir göz atalım:”20-“Mut’a nikâhı (batıl)geçersizdir.
Bunda âlimlerin! İcması vardır. Aralarında ihtilaf yoktur. Mut’a
nikâhı:”Seninle bir aylığına, bir yıllığına veya benzeri bir süreye kadar
evlendim,” diyerek bir kadınla evlenmektir. Bu batıldır, Eski-Yeni bütün
âlimlerin görüş birliği ile kaldırılmıştır. Şii mezhebi mensupları Mut’a
nikâhını sahih olduğu görüşündedirler…”İbni Abbas:”Bedelini vermek şartı ile
bir değil, bin mut’a yapabilirsin?”Buyurmuştu. Bu usul kadınların orta malı
olmaları sonucunu doğurmaktadır. Kuranı Kerimin 8’inci suresinin 1’inci ayeti
Ganimet ALLAH’A VE PEYGAMBERE AİTTİR. Buyururken, Hüneyn yağmasında ganimetleri
paylaştırılırken çıkan büyük kargaşada aynı Sureye 41’inci ayet eklenmiştir.
Emevilerin ve Abbasilerin yağmaları
komşu ülkelere yayılırken,seferlere hayvanları ile iştirak edenlerin sızlanmaları
üzerine Arap Ulemaları!Oturmuşlar,bir fetva vermişler:”Muharebelere Arap atı
ile iştirak eden süvarilere.Ganimetten/yağmadan/ bir pay,Arap atına da iki pay
verilir.Develere,eşeklere,diğer cins atlara ve katırlara Ganimetten pay verilmez?!Araplar bu fetvayı
baş tarafta yazdığım Hz.Muhammedin hükmüne göre vermişlerdir. ARANILAN CEVAP
,KURANDA VE HADİSLERDE YOKSA ,KENDİ İÇTİHADINLA CEVAPLA?! HAYVANLARLA CİNSEL
İLİŞKİYE GİRMEK: KURANDA YOK. Aynı mantıkla yanıtla:İşte örnekleri: İSLAM HUKUKUNA GÖRE,HAYVANLARLA CİNSEL İLİŞKİ:" Bu fiille
alakalı şöyle bir hadisi şerif rivayet edilmiştir: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm): "Kim bir hayvana temas ederse onu öldürün, hayvanı da beraber
öldürün," buyurdu." İbni Abbas'a: "Hayvanın günahı ne (o niçin
öldürülsün?)" Diye soruldu. Şu cevabı verdi: "(Bu hususta
Resûlullah'tan bir şey işitmedim). Tahminimce eti yenmesin veya ondan istifade
edilmesin diyedir. Zira ona, bu muamele yapılmıştır.” (Ebû Dâvud, Hudud 30;
Tirmizî, Hudud 23) Ebû Dâvud ve Tirmizî'de şu rivayet de gelmiştir:
"Hayvana temas edene bir hadd (ceza) takdir edilmemiştir."
Bu hadisi şerifi şerh edenler âlimler diyorlar ki, dört mezhep imamı, hayvana temas eden kimsenin öldürülmeyip ta'zir cezasına maruz bırakılacağında müttefiktirler. Hadis bu büyük amelden zecre (yasaklamaya) yorumlanmıştır. Ulemâ, bu mevzuda İbni Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'ın şu sözünü esas almıştır: "Hayvana temas edene hadd yoktur." Atâ da bir soru üzerine, hayvana temas mevzuunda hadd olmadığını söyledikten sonra, "Bu kabih bir ameldir, kabihi takbih edin," diye cevap vermiştir. (Kütübü Sitte Tercümesi, c.6, s.255)
Hayvan ile cinsi münasebet:
Cinsî sapıklık çeşitlerinden birisi de hayvan ile cinsî ilişki kurmak ve birleşmektir. Bu çirkin fiil hem kadın, hem de erkek için haramdır. Cumhûra göre zina sayılmadığı için yapana had gerekmez, tazir cezası verilir. Hayvanın etini yemek -bu yüzden- haram olmaz. (İbn Kudâme, el-Muğni, C. 9, s. 62 vd.)
Hanefi mezhebinde İmâm-ı A'zam'a göre kendisine yaklaşılan hayvanın etini yemek caizdir; İmâmeyn'e göre bu hayvanın eti yakılmalıdır. (Ö. N. Bilmen, İstılâhât-ı Fıkhıyye…””BİR ERKEK;KOYUN,İNEK,DEVE GİBİ HAYVANLARLA SEKS YAPABİLİR,ANCAK BOŞALDIKTAN SONRA HAYVANI ÖLDÜRMELİDİR.ETİNİ KENDİ KÖYÜNÜN İNSANLARINA SATAMAZ,KOMŞU KÖYDE SATMASINDA SORUN YOKTUR.”RUHULLAH HUMEYNİ(TAHRİR AL VESİLEH).”AÇ KALAN BİR ERKEK KARISINI YİYEBİLİR?”BİR ARAP ULEMASININ FETVASI?!HANİ ŞAPILANIN ETİ YENEMEZDİ?!
Bu hadisi şerifi şerh edenler âlimler diyorlar ki, dört mezhep imamı, hayvana temas eden kimsenin öldürülmeyip ta'zir cezasına maruz bırakılacağında müttefiktirler. Hadis bu büyük amelden zecre (yasaklamaya) yorumlanmıştır. Ulemâ, bu mevzuda İbni Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'ın şu sözünü esas almıştır: "Hayvana temas edene hadd yoktur." Atâ da bir soru üzerine, hayvana temas mevzuunda hadd olmadığını söyledikten sonra, "Bu kabih bir ameldir, kabihi takbih edin," diye cevap vermiştir. (Kütübü Sitte Tercümesi, c.6, s.255)
Hayvan ile cinsi münasebet:
Cinsî sapıklık çeşitlerinden birisi de hayvan ile cinsî ilişki kurmak ve birleşmektir. Bu çirkin fiil hem kadın, hem de erkek için haramdır. Cumhûra göre zina sayılmadığı için yapana had gerekmez, tazir cezası verilir. Hayvanın etini yemek -bu yüzden- haram olmaz. (İbn Kudâme, el-Muğni, C. 9, s. 62 vd.)
Hanefi mezhebinde İmâm-ı A'zam'a göre kendisine yaklaşılan hayvanın etini yemek caizdir; İmâmeyn'e göre bu hayvanın eti yakılmalıdır. (Ö. N. Bilmen, İstılâhât-ı Fıkhıyye…””BİR ERKEK;KOYUN,İNEK,DEVE GİBİ HAYVANLARLA SEKS YAPABİLİR,ANCAK BOŞALDIKTAN SONRA HAYVANI ÖLDÜRMELİDİR.ETİNİ KENDİ KÖYÜNÜN İNSANLARINA SATAMAZ,KOMŞU KÖYDE SATMASINDA SORUN YOKTUR.”RUHULLAH HUMEYNİ(TAHRİR AL VESİLEH).”AÇ KALAN BİR ERKEK KARISINI YİYEBİLİR?”BİR ARAP ULEMASININ FETVASI?!HANİ ŞAPILANIN ETİ YENEMEZDİ?!
Alın size bir fetva daha?!
ÖLÜ
SKİCİLİĞİ NEKROFİLİ! NEBBAŞLIK!
“Her işin bir adabı vardır derler ya işte o...
1980’lerde Adana’da geçmiş bir olay; genç bir kız zehirlenerek ölmüş... Savcı kararıyla toprağa verildiğinin ertesi günü çıkartılacak ve otopsi yapılacaktır... Ama o ne, merhume ortalarda yoktur... Sorarlar bekçiye “nerde” diye... Adam panik olur... Derken bekçinin evinde yatağın altından çıkar Hatun... Savcı kafayı yer bağırır; “nasıl yaptın lan bunu”... Bekçi izah eder; “dün gece topraktan çıkardım Beyim, sonrada aha şu tenekede ısıttığım suyu Rahmetlinin karnına döktüm, ısınıp yumuşayınca oldu”.
1980’lerde Adana’da geçmiş bir olay; genç bir kız zehirlenerek ölmüş... Savcı kararıyla toprağa verildiğinin ertesi günü çıkartılacak ve otopsi yapılacaktır... Ama o ne, merhume ortalarda yoktur... Sorarlar bekçiye “nerde” diye... Adam panik olur... Derken bekçinin evinde yatağın altından çıkar Hatun... Savcı kafayı yer bağırır; “nasıl yaptın lan bunu”... Bekçi izah eder; “dün gece topraktan çıkardım Beyim, sonrada aha şu tenekede ısıttığım suyu Rahmetlinin karnına döktüm, ısınıp yumuşayınca oldu”.
“Kuran'da
Nekrofili'ye (ölü sevicilik) değinilen bir Ayet hatırlamıyorum. Ama Hadîs
kaynaklarında mevcut…
Eğer bir Namaz Hocası isimli kitaba bakarsanız, o kitaplar içinde gusul gerektiren durumlar başlığı altında Nekrofili'den söz edilir. Derler ki; ölüyle cima yapan (çifleşen) kişiden Eğer meni geldiyse gusul gerekir, gelmediyse gusule gerek yok… “İnternette, bir Müslüman ulemasının! Fetvası! PS: ÖLÜM, BOŞANMA NEDENİDİR, EVLİLİK BİTMİŞTİR. NE DEMEK KOCASI ÖLMÜŞ KARISINI ALTI SAAT İÇİNDE ŞAPAR! ÖLEN KADINI KORUMAK EN YAKIN AKRABALARINA DÜŞER.
Eğer bir Namaz Hocası isimli kitaba bakarsanız, o kitaplar içinde gusul gerektiren durumlar başlığı altında Nekrofili'den söz edilir. Derler ki; ölüyle cima yapan (çifleşen) kişiden Eğer meni geldiyse gusul gerekir, gelmediyse gusule gerek yok… “İnternette, bir Müslüman ulemasının! Fetvası! PS: ÖLÜM, BOŞANMA NEDENİDİR, EVLİLİK BİTMİŞTİR. NE DEMEK KOCASI ÖLMÜŞ KARISINI ALTI SAAT İÇİNDE ŞAPAR! ÖLEN KADINI KORUMAK EN YAKIN AKRABALARINA DÜŞER.
“Ölülerle ve hayvanlarla yapılan cinsi
münasebette inzal/boşalma/vaki olması”,veya “Arada bir özrü yokken kadının her hangi bir yerine
dokunarak meninin gelmesi veya el ile
istimna/Masturbasyon/otuzbir çekmek/”,veya,”Dişlerden çıkan kan tükürükten çok
olur da boğaza gider ve tadı hissedilirse,”bu gibi ahvalde oruç bozulur ve
bunlar kazayı gerektiren şeyler imiş!Yani yukarıdaki hükümde dendigi gibi olmaz
ve inzal olmaz ise veya özürü var iken kadının bir yerine dokunur iseniz
orucunuz bozulmuş olmayacaktır.Bunun gibi,”Öperken meninin gelmesi”,veya,”Dübüre,kulağa
ve burna konan ilacın içeriye ulaşması
“halinde de oruç bozulur ve fakat
kefareti gerektirmeyip sadece kazayı gerektiren bir durum doğar imiş.”
“Yukarıda
tırnak işareti arasına aldığımız cümleler, Devletin resmi bir kuruluşu olan
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi yayın aracı olan “DİYANET DERGİSİ” İLE
”DİYANET GAZETESİ’NDEN, hiçbir kelimesi değiştirilmeden ayniyle çıkarılmış
satırlardır. Bu hükümler Başkanlık “Hadis” veya “Hadisi Şerif” olarak halkımıza
ve din okullarındaki yavrularımıza sunmakta ve kaynak olarak ta Celâleddin Es
Suuti’nin “Feth-ül Kebiri’ni vermektedir””Bu hadisler, DİBaşkanlığınca yayınlanan “Diyanet
Gazetesi’nin” 01 Kasım 1970 günlü ve üçüncü sayısının 14’üncü sahifesinde,”Orucun
Fıkhı Hükümleri” başlığı altında yayınlanmıştır. Profesör Dr. İlhan
Arsel,”Devletin Anayasaya Ters Düşen Davranışları, s.37,1974. “Devletin Haysiyetini
Çiğneyen Zihniyet! Mısırdaki Amerikan Uşağı ve Amerikan Vatandaşı Mursi; bu
iğrençlikleri anayasına koyacaktı. PS: Beş çocuğunun ÜÇÜ DE Amerikan
vatandaşıdır!
733/ÖLÜ SEVİCİLİĞİ/NEKROFİLİ!
TC.
OSMANTÜRKOĞUZ osmanturkoguz@gmail.com
TV.Çeşmealtı;29Mayıs2012. ÖLÜ
SEVİCİLİĞİ NEKROFİLİ! “ Başka bir mitos, eski Yunan'da Tiran Periandre ile
ilgilidir. Karısı Melissa ölüyor; buna rağmen, Periandre karısıyla ilişkisine
devam ediyor ve bu ilişki ölü seviciliğinin-Nekrofili'nin ilk örneği sayılıyor.
Ölü sevicinin asla vazgeçemeyeceği, onsuz olamayacağı iki yolu bulunuyor;
sevdiği, beğendiği insanın varlığı altında ezildiği için onu öldürüyor ve onun
cansız bedenini esas alıyor.”Başaramamak korkusu ile diriden çekinmek. Ostüzü.
İslam Dininin büyük Ulemalarına ve en eskiye dayanan bir izne göre de eşleri
ölen kadın ve erkek, ölümün vukuu bulduğu andan sonraki altı saat içersinde ölü
ile çiftleşmesi, ölümle boşanma hukuken meydana geldiği halde, ölünün ırzına
geçmesi dinen vaciptir. Bu hususta fetvalar bile vardır. Bir kadının ölmüş olan
eşi ile nasıl çiftleşeceği anlaşılamamıştır! Bu bir ruh hastalığıdır. Diri
kadınlarla birleşememe korkusu kişiyi ölüye tecavüze yöneltmektedir. Mezara
yeni gömülen kadın ve kızları mezardan çıkartarak onlara tecavüz olaylarına
neden olmaktadır…”İşte; Arapça bildikleri için Ulema olarak
adlandırdıklarımızın İslam Dininin kuralıdır diyerek bize aktardıkları bu
saçmalıklardır. İşte;
DiyanetİşleriBaşkanlığı, Anayasamızdaki görevini de unutarak açıkça Şeriat
uygulamaktadır. AKLI OLANIN DİNİ VARDIR, AKLI OLMAYANLARIN DA GÜDÜCÜLERİ VE
SÖMÜRGENLERİ VARDIR. TC.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder