4 Kasım 2014 Salı

1255/DEMİREL Mİ SÜTTEN ÇIKMIŞ KAŞIK!

TC. OSMAN TÜRKOĞUZ osmanturkoguz@gmail.com TV. İZMİR,03 Kasım 2014. SÜLEYMAN DEMİREL Mİ? SÜTTEN ÇIKMIŞ KAŞIK! “Hafızayı Beşer, nisyan ile malûldür!” Adnan Menderes. "...930'lu yıllarda -ki bu yıllar çok kötü yıllardı-. İktisaden perişan yıllardır. Laikliğin hemen, hemen dinsizlik şeklinde anlaşılıp, tatbik edildiği yıllardır-." "Tabii Merhum Bediüzzaman'ın lisanı fevkalade kudretlidir. Üslubu çok tesirlidir" S.9.Köprü Dergisi,1986 Sayın Süleyman Demirel, Ağabeysi Sayın Şevket Demirelin Onaltı senelik bir uğraşı sonunda, İslam Köyde görkemli bir anıtmezar ve dahi Cumhuriyeti Savunma Müzesine! Kavuştu. KÖPRÜ DERGİSİNDE NURCULUK (MART, 1986) “Köprü Dergisi'nin Mart 1986, Bediüzzaman Said Nursi özel sayısında, ilginç açıklamalar yayımlanmıştır. Süleyman Demirel'in çok ilginç açıklamaları, Nurcuların göğüslerini kabartmış; (92 Sanıklı Nurculuk Davası) olayının üstüne ılık sular serpmiştir. Nurculuk olayına can ve gönülden bağlı bulunan ve bu yüzden, 1981 yılında, ağır bir trafik kazası geçirerek, Nurculuk lisanıyla, hafif bir şefkat tokadı yiyen Necmettin Şahiner sormuş, Demirel de yanıtlamıştır. Sual: "Bediüzzaman Said Nursi hakkında kanaat ve düşünceleriniz nelerdir?" El cevap: "Merhum Bediüzzaman Said Nursi, üzerinde çok tartışma yapılmış bir zattır Birçok kimse, kendisi hakkında peşin hükümlere sahip olmuşlardır." "Nur Talebeleri, yüzlerce defa mahkemeye çıkarılmıştır. Türk Ceza Kanunlarına göre aynen böyle diyor- bunların hiç birinde suç bulunmamıştır... Kimsenin önünde eğilmemiştir. Devirlerle hoş geçinmek gibi bir yola sapmamıştır." "Gerek eserlerinde, gerek bu nasihatlerinde, hep iyiliği tavsiye etmiştir. İnsanların kötülükten uzak durmalarını tavsiye etmiştir."S. 7–8 "...930'lu yıllarda -ki bu yıllar çok kötü yıllardı-. İktisaden perişan yıllardır. Laikliğin hemen, hemen dinsizlik şeklinde anlaşılıp, tatbik edildiği yıllardır-." "Tabii merhum Bediüzzaman'ın lisanı fevkalade kudretlidir. Üslubu çok tesirlidir" S.9 Sual: "İsmet İnönü, Süleyman Demirel, Said Nursi'nin halifesidir" sözünü neden söyle¬di? Siz, bu sözü, dün ve bugün nasıl değerlendiriyorsunuz?" El cevap: "Merhum ismet İnönü, bu sözü 1966 yazında söylemişti. Konuşmasını Uşak civarında, yolda öğrenmiştim. Maksadı, beni irtica ile malül göstermekti. Merhum Bediüzzaman, babamı ve kayınpederimi severdi, onların duacısıydı; onlar da kendisine hürmet gösterirlerdi. Anlaşılan, birisi bunları kendisine söylemiştir. Beni, bilhassa entelektüelin gözünden düşürmek istiyordu. Ben, 1965 yılında "Herkes göğsünü gere, gere" Ben Müslümanım diyecektir" diyen kişiyim. Söyleşi bu minval üzere sürer ve köprü "İslam köyünden bir insan çıkacak" başlığı altında; sohbet sahifesinin üst köşesinde, çerçeve içerisinde, şu "gaybı ışaratı" yayımlar: "Son şahitlerin ilk cildi; 1978'de yayımlandı. Kitap, neşrinden önce, Yeni Asya gazetesinde de tefrika edilmişti. Görüşülen "son şahitlerden birisinin gönderdiği bir mektup, o günlerde, büyük akisler uyandırmıştı. Mektup, Bediüzzaman’a aitti. "Nur Postacısı" İslam köylü Abdullah Çavuş, elli yıl sakladığı mektubu, nihayet gösteriyordu. Bediüzzaman, mektubunda; "İslam köyünden bir insan çıkacak" demekteydi, "Bu milletin başına geçecek. Eğer Kuran’a dayanırsa muvaffak olacak. Eğer Kuran’a dayanmazsa, sonu vahimdir" ve aynı sahifenin alt köşesinde, çerçeve içerisinde: "Üç ayrı yılda Demirel ve Risalei Nur" başlığı altında: Sual: ismet İnönü, bir beyanatında AP. İktidarının tehlikeli bir silahla oynadığını söylemiştir. Anlaşıldığına göre, bu silah Nurculuktur. Adalet Partisinin Nurcularla hem fikir olduğu, bir kısım yöneticilerinin de Nurcuları himaye ettiklerine dair bir söylenti var. Bendeniz 15 gün Isparta'da inceleme yaptım, müftü ile konuştum, elimde beyanları ve yazılı vesikalar var; bunları neşredeceğim. Sayın Demirel ailesinden bir veya iki kişinin Nurculuğu himaye ettiğini öğrendim. Ailenizde Nurculuğu himaye eden kimse var mı?" El cevap: "Neşriyatınızı yapınız, alacağınız cevabı da hesaba katınız. Türkiye'de mahkemelerin bulunduğunu, hukukun bulunduğunu da hesaba katınız. Ayraca, burada şunu söylemek istiyorum ki, sizin yaptığınız tetkikatın sadece sizin gözünüzle ve neticelerinin de size ait olduğunu unutmayınız; bunu umuma teşmil gibi yetkinin bulunduğunu da iddia edemezsiniz. Yapacağınız neşriyatı burada açıklamış olmanızın maksadını da anlamış değilim. Bu itibarla, size vereceğim cevap budur." 15 Ekim 1966 da; Demirel, Nurculara karşı bayağı sert! Şimdi: geçmişteki, Demirel ve Nurcular arasında geçen olayları bilmeyenler, Demirel'in Nurcuların Piri ve Nurculuk hakkındaki yorumlarında bayağı etkilenir. "Vay anasını" der; 1965'e kadar Türkiye Cumhuriyeti'nde hiç bir kimse "ben Müslümanım" diyemiyormuş. iyi ki Türkiye’mizde doğmuşsun Demirel! Biraz gerilere dönelim. Mühendis olan oğlunun Televizyonda güzel mi güzel taklitler yaptığını keyifle izlediğimiz, bir Jandarma Albayının Isparta İL Jandarma Alay Komutanı olduğu 1971 yılına; irfan Özaydınlı isimli ATATÜRKÇÜ bir Hv. Korgeneralinin Eskişehir Sıkıyönetim Komutanı olduğu, 1971 ve 1972'li yıllara dönelim. Ve Politik yatırım için Nurcularla oynamanızın sizin gibi bir kurt politikacıya yakışmadığını da söyleyelim. Sayın Demirel. 8. Ocak. 1971; 21. Ocak. 1971 ve 25. Mayıs. 1971 tarihlerinde, Jandarma, Isparta'nın Say ve Kuleönü köylerine bir dizi baskınlar düzenleyerek "Nur Mekteplerini" kapatmış ve Nur Talebelerini de, ellerindeki Nur Risaleleriyle birlikte, yakalamıştır. 5 Temmuz 1971 günü de; Hüsrev Altınbaşak adlı Nur lideri; yeşil cübbeler ve Nur Risaleleriyle, Isparta'daki şehir merkezindeki evinde, yakalanmıştır. Hem de 14 arkadaşıyla birlikte. Jandarmaca düzenlenen hazırlık soruşturması evrakı, Isparta Sorgu Yargıçlığına gön derilerek 92 sanığın sorguları Isparta Sorgu Yargıçlığınca yapılmıştır. Isparta ili; Eskişehir Sıkıyönetim Komutanlığı sorumluluk alanı sınırları içerisindedir ve Hv. Korgeneral irfan Özaydınlı; (92) Nurcu sanığın işlemiş olduğu suçlar nedeniyle, 1402 sayılı Sıkıyönetim yasasının 13/2’inci maddesi uyarınca, davalarının Eskişehir sıkıyönetim Mahkemesi bakılmasına karar vermiştir." Eskişehir Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi; 25 Mart 1972 gün ve 1972/3 esas; 1972/24 karar sayılı kararıyla 92 Nurcuyu çeşitli cezalara çarptırmıştır. Bu karar, Askeri Yargıtay’ca da onaylanmıştır. Bu, Sav ve Kuleönü Nur Mektepleri olayı, Sayın Turgut Etingü tarafından incelenerek, 24.25.26. Ocak. 1972 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır. Tüm bunların, Süleyman 'Demirel'le ne ilgisi var; demeyin, var. Öykünün altını okuyunuz; ondan sonra kararınızı veriniz: 20. Mart. 1977 günü; Milli gazetenin 1503 sayılı nüshasının 3’üncü sayfasında; namlı ve anlı, şanlı Nurculardan Zübeyir Yetik imzalı ve de Pazarlık başlığı altında, ilginç bir siyasi pazarlık sergilenmiştir. Bu pazarlığı okuduktan sonra; 15. Ekim. 1966 tarihinde, ismet Paşa’nın çıkışının, AP'NİN tehlikeli bir silahla oynadığını; Süleyman Demirel'in Norslu Sait’in halifesi olduğunu söylemesinin nedenin, sağlam gerçeklere dayandığını da anlamış olacağız. "Müslümanlar üzerindeki baskının hafiflemesine vesile olur ümidi ile bizim, AP'NİN sayılıları ile yaptığımız sohbetlerde uçurduğumuz balonlar, bir yerde, netice verdi. O günlerde "irtica" tehlikesinin azametini ortaya koymak için "Nurcu"ların aleyhinde yapılan yayınlarda zikredilen rakamlar da, bu konuda epeyce faydalı oldu. Bu aralık, eski bir partiye verilen yeni bir kan sebebiyle bu partinin canlanma ihtimali de belirmişti. Bütün bunlar bir araya gelince, AP, "şu kadar oyları var ve bizim kendilerine karşı olduğumuz kanaatindeler. Bu kanaati izale etmezsek, canlanması muhtemel partiye kayabilirler." şeklinde bir hesap olacak ki, faaliyete geçti. İşte, "pazarlık" dediğimiz hadise bu sırada gerçekleşti. AP'NİN sayılılarından biri sohbet sırasında kendilerinin "Nurcu"LARA karşı olmadıkları konusunda üst üste teminat verirken, "bu parti sizin partinizdir. İstediğiniz kimseleri kontenjandan milletvekili yapmağa bile hazırız." gibisinden bir vaatte bulundu. Biz, bu fırsatı hemen değerlendirerek, kontenjanın kaç Kisi olabileceğini sorduk. Aldığımız cevap "beş kişi" şeklinde oldu. Ve bu teklife karşı kendi teklifimizi ilettik: "Hayır, yirmi Beş kişi" Muhatabımız bu rakamı çok büyük bulmakla birlikte, yetkililerle bu konuyu görüşeceğini belirtti. Biz de, hemen, Risale-i Nur talebelerine haber uçurduk. Yirmi beş olmazsa bile ondan ziyade milletvekilliği için "kontenjan" alınabileceğini AP'NİN buna amade olduğunu, bu konuda sıkı durulursa istedikleri isimlerden çoğunu Millet Meclisine sokmak suretiyle hizmete vesile olabilecek bir fırsatın doğduğunu belirtip, ne düşündüklerini sorduk. Aldığımız cevap "Ağabeylerle görüşelim" şeklinde oldu. Burada, hemen bir noktayı belirtelim: Biz, o sıralarda,23–24 yaşlarında bir gazeteciyizdir. Milletvekili olmaya yaşımız bile müsait olmadığı için, konunun kendimize yontabileceğimiz bir yanı olmadığı gibi, teklif ettiğimiz herhangi bir isim de söz konusu değildir. Biz, "ağabeylerle görüşme"nin neticesini bekler ve bu arada AP canibinden gelen "yumuşama" ve "sayı azaltma" tekliflerine karşı: "Benim elimde bir şey yok. Ben aracıyım, ama Risale-i Nur talebelerinin yirmi beş rakamından aşağı düşmeyecekleri kanaati içinde bulun¬maktayım." diye celadetle direnirken, birden, Ankara'da AP'NİN yeni bir taktikle saldırıya geçtiğini öğrendik: Hacı Ali Demirel devreye sokulmuş ve Risale-i Nur çevresine yakın kimselerle temasa geçirilmişti. Ve o cephe, daha müsait görüldüğü için ağırlık o tarafa verilmişti. Nitekim çok geçmeden müspet neticeler de aldılar. Risale-i Nur talebelerini ikna etmiş oldular. Bizim "ağabeylerden beklediğimiz cevap da şu şekilde geldi: "Euzubillahi mi neşşeytanirracim vessiyase…" Yani, Hacı Demirel'in devreye girmesi netice vermiş ve önce "kontenjan"a istekli görünenler, birden siyaset dışı kalmaya karar vermişlerdir. Ve 1965 seçimlerine böyle gidildi." Bu pazarlık açıklaması çok ilginçtir. Said de Menderes ile böyle bir pazarlığı, mektup yazarak yapmamış mıydı? Cumhuriyet dönemimizin Atatürkçü bir partisi; yine Cumhuriyetimizin bir Siyasi Partisinin yayın organında Atatürk Düşmanlarıyla pazarlık etmekle suçlanıyordu. Bu; Köprü Dergisi’nin Mart Özel sayısında neler var, neler. Yargıtay'ın 1964/1543 esas, 1964/1825 karar sayılı kararıyla ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.9.1965 gün ve 234/0–1 esas ve 313 sayılı kararıyla hem de Kaziyei Muhkem hale gelmiş kararıyla, mahkûm olan Nurculuk Risalelerinde suç unsuru yok diyen profesörler; Nurculuğa gönül veren türkücüler, "Ben de yazdım" isimli sekiz ciltlik eserinde, Derviş Vahdeti’ye İngiliz casusudur -ve de asılmıştır ve de Said Nursi'nin Volkandan arkadaşıdır- Koca mürteci diyen Mahmut Celal Bayar; Said Nursi'ye methüsenalar düzmektedir.”Osman Türkoğuz, Nurculuk, s.38-42 İmam- Hatipleri kimler açtı? 1951 Menderes 19 1962–63 İnönü 7 1965–71 Demirel 46 1973–74 Ecevit-Erbakan 29 1975–78 Demirel-Erbakan-Türkeş 233 1978–79 Ecevit (azınlık) 4 1979–80 Demirel (azınlık) 36 (34+2) 1984–89 Özal 44 1989–91 Akbulut-Yılmaz 23 1991–92 Demirel-İnönü 12 1992–95 Çiller 130 Toplam: 583 (Not: İmam hatip liselerine bağlı çok sayıdaki şubelerin bağımsız okullara dönüştürülmesi, Çiller’in başbakanlığında oldu.) Şimdi de Milliyet Gazetesinin 21 Haziran 1999 tarihli nüshasında yayınlanan resimli bir haberi okuyalım; Sayın Süleyman Demirel ile Sayın Fethullah Gülenin resimlerinin altında, iri puntolarla bir yazı: DÜN BÜYÜK ADAM… BUGÜN ZEKÂSIZ “Gazeteciler ve yazarlar Vakfının 25 12 1997’deki töreninde “Devlet Adamı”plaketi verdiği Demirel’e büyük övgü düzen Gülen, kasetteki konuşmasında Demirel için “Zekâsının üç katı laf eder!”İfadesini kullandı.” “Kasetten önce Kasetten sonra Sayın Gülenin sözleri çok vecizdi. Bunların arkasındaki niyet devleti ele Tarihimizin derinliklerinden gelen geçirmekse, bu siyasidir. Yani Direktifleri hatırladık. Türk milletinin hareketin yönü belirlenmektedir.” Cum- Birliğini, dirliğini güçlendirecek hareket-. huriyete ve Anayasaya sadığız”deyip, lerin yanındayım. Gelin birbirimize sarıl- sonra bir sadakatsizlik ortaya çıkarsa alım. Ödül töreni ibret dolu. ders doluydu. Bu takiye olur. Kanunların suç saydı- Gönül isterdi ki bu töreni Türkiye’den herkes ğını çiğnemek, kimsenin imtiyazında İzleyebilsin. değil. Devleti ele geçirme iddiaları Bu plaketi Türkiye’nin bölünmez ciddi. MGK ve devletin bütün diğer organları Bütünlüğüne. Türk milletinin mutluluğuna, Devlete yönelmiş tehdit üzerinde Barış içinde yaşamasına verilmiş sayıyorum. “ fevkalade hassastır.””….ÜLKEMİZDE BÜYÜK ADAM DOĞRUDA DA,EĞRİDE DE ÇOK BÜYÜK LAF EDEN ADAMDIR!

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi