20 Şubat 2012 Pazartesi

593/NASRETTİN HOCA YAŞIYOR MU!

                                                                               
            OSMAN TÜRKOĞUZ
         osmanturkoguz@gmail.com
         İzmir;20 Şubat2012.

                            NASREETTİN HOCA HÂLÂ YAŞIYOR!
                                                          

“Dört yıldır Kartal Anadolu İHL’DE, İngilizce öğretmenliği yaptığını belirten Fatih Tunç adlı bir Tunç devirli de Sayın Mustafa Muylu’ya şu mektubu yazmış:

         “Mezun durumunda olan 4 kendini bilmez öğrencinin yaptıklarını bugün piyasaya sürmenin anlamı nedir?Yapılanın doğru olduğunu savunmak kesinlikle doğru değil;lakin küçük bir öğrenci grubunun yaptıklarını tüm okula,yöneticilerine ve eğitimcilerine hangi hakla genelleme yaparsınız?...”

         Bir kızımızın Altı yaşında İlköğretim Okuluna başladığını var sayarsak, hiç sınıfta kalmamak koşulu ile 17 yaşında Liseyi bitirmesi gerek. Bir sene de dil eğitimine zaman verirsek o kız öğrencimiz tam 18 yaşında liseyi bitirir.

         Bu mektupta bildirilen Grubun küçüklüğü mü, 4 Kendini Bilmez kız öğrencinin yaşlarının küçüklüğü mü?

         18 yaşındaki Genç Kızlar”Kendini bilmez!” sayılmaktadır. Sayın Abdullah gül Beyimiz, Ortaokuldan ayırtarak evlendiği Hayrünisa Adlı kızımız 14 yaşındaydı!14 yaşındaki kızımız bir forslu evlendiğinde aklı başında sayılıyor. Eski Medeni Kanunumuzun kızlarda aranılacak evlenme yaşlarını yazayım mı?14–15 yaşında evlenme izni mahkeme kararıyla olmaktaydı! Bu da işin hukuk yolu ile aldatılmasıydı. Büyük Din Ulemalarımız da DOKUZ YAŞINDAKİ BİR ZAVALLI KIZIMIZIN EVLENMESİNİN DİNEN VE ŞERAN MÜMKÜN OLDUĞUNUNA DAİR FETVALAR VERMEKTEDİR! Hatta cinsel ilişki için Kızda ve kadında Şehvet uyandırmak özelliği de,

---Müştehat Olma-- ölçüt olarak ortaya konmuştu.”Özel Fetva Hatları” adlı yazım hatırlana!        

“Dinen de iyi yetişmemişler!”Basından!

         Bendeniz, “Neden İlle de Dini Eğitim!” Adlı yazımda böyle yazmıştım. Bugün, yazılı basınımızda 17—Onyedi ---yaşındaki bir hak arayıcısı kızımızın başına Adalet adına getirilenleri okuyunca şaşırmadım! Fransızların çok ünlü bir özdeyişleriyle sayısız fıkra ve olay aklıma geldi.”Téle fils, téle pére!”,tersi de söylenir:”Böyle babanın böyle oğlu!”Bizde daha güzel özdeyişler vardır:”Kenarına bak, bezini al! Anasına bak ta kızını al!”,”Ağaca çıkan keçinin ağaca çıkan oğlağı olur!”

         Ortaçağ’da Almanya’da, bir inekle cinsel ilişkiye giren adamın birisi o inekle beraber Adaletin huzuruna getirilir! Yapılan duruşmalar ve dinlenilen bilirkişiler sayesinde, o zavallı ineğin de bu cinsel ilişkiden Mütecaviz kadar zevk aldığı ilmen ve dahi hukuken kanıtlandığından, bir meydanda, halkın gözü önünde adalet adına Tecavüz eden Adam ve Tecavüze uğrayan inek asılarak öldürülür.

         Türk Yüksek Adaletinden ibretlik bir karar:

         “İki kişinin tecavüzüne uğrayan kızın, hangi mütecavizin tecavüzü sonucu ruhsal dengesinin bozulmuş olduğu anlaşılamadığından…”Gerisini yazmama hukuk vicdanım engeldir. Şaşkınım, hem de çok şaşkınım!

         Bugün; O Almanya’da Türk insanını Allah ve Din ile kandırarak soyanlar Adalet adına mahkûm edilir.

         İngiltere’de sevdiği adamı aracının altına alarak öldüren kadının, aybaşılı olduğu anlaşılmakla o anda ceza ehliyetinin olmadığına karar verilir.

         Fransa’da bir katil işkenceden geçirilerek cinayette kullanmış olduğu tabanca ele geçirilir ve katil cinayetten hüküm giyer. Fransız Yargıtayı bu hükmü bozar ve katili beraat ettirir:”İşkenceyle elde edilen kanıtın hukuki geçerliliği yoktur!”

        Kışın komşusunun odunluğundan yakacak odun çalma suçundan Evli ve ÜÇ çocuk babanı bir Türk vatandaşı Türk, mahkemeye sevkedilir. O Mahkemenin Cumhuriyetin Atatürk Nesline ait isimsiz Yargıcı şu kararı verir:

         Ailesinin ısınma ihtiyacı olan odunu satın alamayacak duruma düşürülen, askerliğini de yapmış olan sanığa verilecek hiçbir ceza, O’NU ailesine ısınmak için odun götürememenin  üzüntüsünden daha etkili olamaz.Suç oluşturmayan sanığın müsnet suçtan beraatine!”Daha sonra mı?Üş dilim Baklava çalan üç çocuğun da Yedişer buçuk sene hapislerine karar verilmiştir.İşte böylece bugünlere gelmiş bulunuyoruz Sayın dizi filmcilerimiz ve Beleş Bulgurcularımız!

        Nasrettin Hocamızın eşek öyküsünü anlatmıştım. Nasrettin Hocamız, Medresenin önünde kalabalık bir grupla otururken, Şom ağızlının birisi kendilerine doğru gelmekte olan genç ve Çok Güzel bir kızı göstererek:

         “Hocam, dünya ahvalinin bozulma nedeni bunlar mı dersiniz?”Deyu sorduğunda, Hocamız küplere binerek:

         “Bunlar cehennemlik oldukları kadar kendilerini seyredenleri de cehennemlik yaparlar. Allahımız hıfseylesin, başımıza taşlar yağacak!”Diyerek üç kere de yere tükürmüş. Dikkatli birisi :

         “Hocam, o gelen kız senin kızın!”Deyince, Hocamız bozuntuya vermeden:

         “Maşallah, kahpeye de ne güzel yakışmış!”Diyesiymiş.

         Büyük Millet Meclisinin Eski binası önünde, Mustafa Kemalimizin Türk Gençliğine Hitabesini okuyan kızlarımız, yaşlarına ve anayasal haklarını kullanmalarına bakılmaksızın tutuklandılar.

         Şimdi, şu haberi okuyalım da nereden nereye, ırmakları geçmek isterken nasıl gelmişiz kurbağalı dereye anlayınız. Vatan Gazetesi,20 Şubat 2012.

                   “Konuşma Yasağı Yetmedi, 9 Yıl Hapsi İstendi” 

                  “17 yaşındaki Leyla Jandarma dövmüş!”

         Erzurum Hidro-Elektrik santralini(HES) protesto eylemlerine katıldığı için”HES çalışma alanında bulunmama, eylemlere katılanlara görüşmeme “cezası verilen Leyla Yalçınkaya hakkında bu kez de görevli jandarmayı dövmenin de aralarında olduğu 3—ÜÇ—ayrı suçlamayla 9—Dokuz—yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı!”

         “Leyla Yalçınkaya,5 Ağustos 2011’de 17—Onyedi—yaşındaydı.Çoğu arkadaş ve akrabası olan köylü kadınlarla HES pretostosuna katılmıştı.Amaçları Erzurum’un Tortum ilçesine bağlı Bağbaşı,Sedarlı ve Pehlivanlı belediyeleriyle Dikmen,Uzunkavak köylerinden geçen Ödük çayı üzerine kurulması planlana üç ayrı HES’E karşı çıkmaktı..”Bu Leyla adlı kızımız d dinen iyi yetişmemişlerden mi,Saf ve Saf Anayasal hakkını kullanmaya kalksın!

         Anayasamızın 34’üncü değişik maddesi:”Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir!”

         Siyanür kullanılarak altın aramaya karşı çıkan Bergama Köylülerimize geçmiş olsun!

         Beni Köylüm, Jandarma dövmez! Benim Jandarmam bir kız çocuğu tarafından da dövüldüm demezdi! Bu jandarma ya ne oldu dersiniz!

         Atatürk’ümüz büstüne her türlü hakareti yapanlara İHL yetkilileri hiçbir şey yapmazken, bu ne menem bir iştir, Temel bu çelişkiyi duyduğunda: Ben anlayameyrum!”Demiş. Anlayan varsa, bataklıktan bu tarafa gelsin!


Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi