15 Şubat 2012 Çarşamba

586/İNSAN YUTAN KUMULLAR!

                                                                         
OSMAN TÜRKOĞUZ
                   osmanturkoguz@gmail.com
                   İzmir;15 Şubat 2012.

                                      İNSAN YUTAN KUMLAR!
         Fransa’nın kuzeyinde ve Manş denizi kıyı şeridinde bir tür yumuşak ve sulu kumul vardır. Hırsla denize yetişmek için koşan canlıları hemen içine çekmekte; kurtulmak için yapılan her girişim sonunda da ol canlı biraz daha kuma batmaktadır. Dizine kadar kuma gömülen bir insan çıkmak için zorlandıkta tamamen kuma gömülmekte; en sonunda da o insanı kum yutmaktadır.Yardım için bu kumula girenler de yutulmaktadır.
         Sayın Recep Tayyib Erdoğan’ın her yanlış işleminde çıkış için zorlanmasını izledikçe aklıma hep bu kumul olayı gelmektedir. İnsanı o kumluk yere çeken CEHALETİDİR! Bu konuda bilgisi olmadan denize kavuşmak hırsıdır. O badireden kurtulmak için yapılan tüm hareketler de bilgisizliğin ve zorlama ile kurtulunabileceğinin inancıdır. Sayın R.T.Erdoğan ve onun peşinden bu batak kumluğa saplananların sonu da boğulmak olacaktır.
         Şimdi kanun değişikliğine gitmenin de kanunsuzluğun ve anayasaya uymamanın bir ürünü olduğunu söylemek zorundayım. Her kitapçıda satılan küçücük anayasa kitapçığı vardır. Ebadı küçük olsa da içinde yazılanlara uymayanların felaketleri hep büyük olmuştur. Bendeniz bu kitapçığı hep cebimde taşır ve açar, açar okurum. Şu 138’inci maddesini hep birlikte okumaya ne dersiniz?
                            TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
                                               Üçüncü Bölüm
                                                        YARGI
                   ı.Genel hükümler
                   A.Mahkemelerin bağımsızlığı
                   Madde 138.”Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa ve kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
                                      Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
GÖRÜLMEKTE OLAN BİR DÂVA HAKKINDA YASAMA MECLİSİNDE YARGI YETKİSİNİN KULLANILMASI İLE İLGİLİ BİR SORU SORULAMMAZ, GÖRÜŞME YAPILAMAZ VEYA HER HANGİ BİR BEYANDA BULUNULMAZ.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
         Sayın Recep Tayyib Erdoğan Bey;”Ben bu davanın savcısıyım. Soruşturma nereye kadar giderse, oraya kadar gidilecektir!”Direktif emri ile Anayasamızı ve Yansız olması gereken Türk yargı güvencesini ihlal etmiştir.”Eşekli Adalet”kitabı okunmalıdır!
         MİT Müsteşarı, bir yığın büyük dağlara güvenerek yargıya genelge gönderebilmiştir. Ne kadar tahsilli gösterilse aslına uygun mantığını kullanmıştır.
          Çeka, MVD, NKVD, KGB, Politbüra, GRU ve tüm Rusya’nın erkleri Josef Stalin için çalışmışlardı.Nazi Almanya’sı içinde durum aynı idi. Devletin tüm birimleri bir tek adamın emrinde ve hizmetindeydi.Sonuç!?
          Önceden bir Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti,”Şahıs devletine” dönüştürüldüğü günden beri de tüm devlet erkleri Sayın RTE için çalışmaktadır. Anayasa mı?Hiç bir bağlayıcı ve önleyici  yetkisi kalmamış bir aldatma organı hailinde değil midir?

        
      

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi