12 Şubat 2012 Pazar

577/BÜYÜK KIŞKIRTMALAR',LESPROVOCATİONS

                                                                   
OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@gmail.com
            İzmir;13 Şubat 2012.

                             BÜYÜK KIŞKIRTMALAR
              “Les Provocations, Fr. İ.”=PROVOKASYONLAR.
Çağımız büyük kışkırtmalar çağıdır. Amerika Birleşik Devletlerinin BOP’U—Büyük Orta Doğu Projesi varsa; bu projenin uygulanacağı devletler için de Amerikalıların ve Hempalarının kışkırtma planları da var demektir. Çağımızda ve günümüzde içinde devlet ve devletli olmayan hiçbir pislik te yoktur. Ülkemizde kendileri için tehlikeli gördükleri devlet memurlarını ekarte etmek için de o memurun en yetkili makam sahibini yalanlarla ve o memurun başarı ile gerçekleştirdiği operasyonları ters çevirerek anlatmakla o zavallı memur için kışkırtılır. Benim başıma da geldi. Bugünlerde yazmak istemiyorum. Sosyal çarpıklıkların neden olduğu fırsatlar çok iyi kullanılır. Çelişkiler ve fırsatlar yoksa ne gam; gizli örgütler ve paralar ne güne durmaktadır bölmek, parçalamak ve dağıtmak için iç destekler de kullanılır. Bütün kayada oluşturulan çatlaklara su doldurularak o suyun donması beklenir. Norveç’te, İkinci Dünya savaşında Almanlarla iş birliği yapan Başbakan Binbaşı Vitkun Kuisling adı Vatan Haini anlamında kullanılmaktadır.
         Osmanlı döneminde, Mütarekeden sonra İngilizlerle ortak çalışan vatan hainlerimizin foyalarını biliyoruz. Anadolu’da isyanlar çıkartarak Türk kanı döktüren Damat Ferit; Sait Molla, Nemrut Mustafa ve daha nicelerinin  tarihimizin çöplüğünden yeniden filizleri sürmektedirler. Benim de bir önerim vardır: Vatan Haini demektense, Sait Molla, Damat Ferit, Vahdettin, Sait, Öcalan desek olmaz mı?
         Başbakan SN. Recep Tayyip Erdoğan’ın emir ve isteği üzerine, Dış İşleri Bakanlığı Teşkilatı yerine MİT Başkanı Burhan Fidanın PKK TERÖR ÖRGÜTÜ ile Oslo’da MİT ekibiyle Pazarlıkta ve müzakerelerde bulunması, bir sürü yasa dışı işlemleri ve işleri de aydınlığa çıkarmıştır. Bu iddialar çok korkunç bir anayasal suçtur. Açıklanan belgelere dayalı bilgileri tekrar etmekten utanç duyuyorum.
         Yalınız; Adolf Hitler tarafından yapılan tarihin en iğrenç Kışkırtmalarından birisini yazmak istiyorum.
         İkinci Dünya Savaşından öncenizi Almanyasında görevlendirilen Amerikalı William L.SHİRER adlı bir gazeteci savaşın sonunda dört ciltlik belgesel bir kitap yazmıştır:”Nazi İmparatorluğu”.Burada Polonya ile savaşmak için yaratılan kanlı bir kışkırtmayı da anlatmaktadır.
         A.Hitler, Polonya’nın elinde bulunan Danzig—Gıdangs-- şehrinin kendisine ait olduğunu iddia etmektedir. Polonya ordusu çok eski model bir ordudur. Polonya Milli Savunma Bakanlığını gizli telefon hatları vasıtasıyla Rus İstihbaratı NKVD ve GRU dinlemektedir. İşin en ilginç yönü de Rus telefon hatlarına giren Alman İstihbaratı da—Amiral Wilhelm Canaris emrinde—dinleme yapmaktadır. Alman Silahlı Kuvvetlerine ve Alman Komuta kademesine hâkim olan Adolf Hitler, gücünü tüm dünyaya göstermek ve Alman halkını da büyülemek için Çekoslavakyayı ve Avusturya’yı ilhak ettikten sonra Polonya’ya yönelmek için bir bahane yaratmaktadır. Alman Cezaevlerinden çıkarılan Yahudi ve yabancı asıllı hükümlüler ve tutuklular Polonya ordusunun silahları ve teçhizatı ile donatılarak bir alman sınır kasabasına getirilmişlerdir. Gece yarısı o sınır kasabasında şiddetli silah seslerinin ardından, şehrin radyo istasyonundan da Polonya dilinden, Polonya’ya ait bir sınır kasabasının kurtarıldığı yalanları yayınlanmıştır. Biraz sonra da çok şiddetli silah seslerinin ardından bir Alman spikeri mikrofona;”Alman Halkı, Kahraman Alman Ordusu Polonyalı mütecavizlerin cezasını vererek şehrimizi geri almıştır. Saldırganların cesetleri şehrimizin sokaklarında yatmaktadır.”
         Ertesi sabah dünya basının temsilcileri, caddeleri Polonya asker üniformaları asker ölüleri ve silahları ile dopdolu sokakların resimlerini çekmiştir.
         Ve Alman ordusu haklı olarak! 01 Eylül 1939’da Polonya’ya savaş açmıştır.
         Alman Şansölyesi Prens Bismark, Avusturya-Macaristan İmparatorluğunu yendikten sonra, Alman birliğinin kurulması için Fransa’nın da yenilmesi gerektiğine karar vermişti. Postdam kaplıcalarında bulunan Prusya Kralı, Fransız Büyük Elçisinin randevusuna karşın onu kabul etmemişti. Prens Bismark bu haberi Paris’e duyurduğunda Fransa ayağa kalkmış, Paris sokaklarını dolduran yüz binlerce kişi:”Savaş!” Çığlıkları atmıştı. Meksika’da boyunun ölçüsüne almış olan Fransız İmparatoru Louis Napolyon üç, ordusu ile sınıra hareket etmişti. Sonunda da Louis Napolyon üç, Sedanda Yüz yirmi bin askeriyle Mareşal Helmuth Von Moltke’nin ordusuna teslim olmuştu. Ülkemizde, Sayın R.T.Erdoğan’ı destekleyen sözlü ve yazılı basının kışkırtmalarını da ayrı bir yazı konusu yapmak istiyorum.
        
   

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi