17 Kasım 2011 Perşembe

463-DOĞRU SÖZE SÖZÜMÜZ YOKTUR!

                                                                                 

            OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@gmail.com
            İzmir;17 Kasım 2011.
                       
                                   DOĞRU SÖZE SÖZÜMÜZ YOKTUR!
            Yozgat’taki çapanoğulları Zevale uğramıştır. Padişahçıların çoğu da izmihlale uğramıştır. Bütün sağcı ve Cumhuriyet aleyhtarı siyasi partiler de yıkılarak tarihteki yerlerine gitmiştir. Yalınız ve bir tek sağcı ve büyük politikacımız Cemil Çiçek Hazretleri her devre ayak uydurarak, makamları sıra ile atlayıp, Meclis Başkanlığına gelmiştir.
            Osmanlı Padişahı Abdülmecit’i anma  bilgisizlik şöleninin Dolmabahçe sarayında başlamasına karşı meydana gelen haklı tepkilere,bu Büyük devlet adamımız Cemil çiçek Bey doğru bir cevap vermiştir! Helal olsun! Sağcılarımız ne büyük devlet adamları yetiştirmekte! Ne buyurmuş bu büyüğümüz:
            “Geldiğimiz noktada o günlerin adımı var!”
            Vallahi de, Billahi de çok doğru bir teşhis.
            Avrupa’dan alınan ilk borç bu Padişah’ı Uçkurşan devrinde olmuş ve bu paralarla, Dolmabahçe sarayı ve diğer saraylar ve kaşhaneler yaptırılmıştır. Padişahın ve kızlarının ve dahi damat’ı şehriyarilerinin harcamalarına borçlanan Osmanlı hazinesi yetişemeyerek, Muharrem Kararnamesiyle iflasını ilan etmiştir. Osmanlının mali itibarının yitirilmesinin de baş mimarı bu Sultan Abdülmecit’tir. Satın alınan Vapurlara Gözdeleri Cariyelerin adlarını vermekten de çekinmeyen bu Padişahımızı anılmasının borçlanarak yaptırttığı Dolmabahçe de anılması da birçok olaylara verilmiş bir mesajdır.
            Bugünkü siyasi iktidarımızın izlemiş olduğu politika da tıpkı Sayın RTE’NİN Dedelerinin politikalarıyla örtüşmektedir. Borçlarla; Deprem Sigortası paralarıyla Lüks uçaklar ve Lüks arabalar satın almak, parmak kaldıranlara 11000Türk lirası maaş ve 5.000 Türk lirası emekli maaşı vermek, Devrimci Padişahımız! Sultan Abdülmecit’ten örnek almak değil midir?
            Sonra; Osmanlı Padişahı ve tüm İslam âleminin Halifesi Altıncı Sultan Mehmet Vahdettin’in de Dolmabahçe’den dönmek vaadiyle firarları 17 Kasımda gerçekleşmişti. Bu Kaçak ve vatan hainimizin Amerika Birleşik Devletleri Başkanına yazmış olduğu utanç dolu mektubunda kullanmış olduğu bir cümleye dikkatinizi çekerim. Mektubun aslı yazımın altına da eklenmiştir:
            “Saltanat merkezimi geçici süre terk etmek zorunda kaldığımı. Biliyorsunuz!”
            Dolmabahçe’de düzenlenen toplantının iki manası olabilir:
            1*Kaçak Vatan hainimiz Altıncı Mehmet Vahdettin’in taşımış olduğu sıfatların geri dönüşü!
            2*Mustafa Kemal’in elindekilerinin alınmış olduğunun ilan edilmesi.

 
Vahdettin’in Türklere nasıl baktığını kendi yazdığı mektupta açıktır.
“Amerika Cemahir-i Müttefikiye Reisi Mr. Coolidge Cenablarına, Siyasi olayların ve gelişmelerin bütün iç yüzünü, hangi nedenlerden dolayı Saltanat merkezimi geçici süre terk etmek zorunda kaldığımı biliyorsunuz
Bu süresiz uzaklaşmanın babadan kalma sahip olduğum Saltanat ve Hilafet makamından vazgeçtiğim anlamına gelmeyeceği açıktır. Ankara Meclisi gibi isyancı bir fitnenin alacağı tüm kararların geçersiz olduğunu bildiririm. İslam Hilafetinin Osmanlı Saltanatından ayrılması, Hilafetin tümüyle kaldırılması dini, kavmiyeti, vatanı belirsiz ve karışık askerlerden ve öteki sınıflardan oluşan küçük bir şer zümresinin kısmen zorla ve kısmen bilgisizlik ve gafletle yönlendirdiği beş, altı milyonluk Türk kavminin yetki alanı içinde değildir. Bu ancak tüm İslam dünyasınca atanan uzman kişilerden oluşan bir meclisin toplanması ve tüm din bilginlerinin ortak kararıyla çözülecek evrensel bir sorundur. Şeriata aykırı kararlar hangi makamdan olursa olsun, sonuçsuz kalmaya mahkûmdur.
Hanedanımın ileri gelenleri aleyhinde Ankara Meclisi tarafından kabul edilen sürgün ve kovma, emlakine ve bireysel mallarına el koyma gibi haksız kararları hanedanımın bireylerini insan haklarından soyutlar niteliktedir. Bu konuda yüce kişiliğiniz ve Cumhuriyet Hükümetiniz tarafından olanaklar ölçüsünde yapılabilecek yardımları pek değerli sayacağı açıklamaya gerek yoktur. 13 Mart 1924, Mehmet Vahidettin”


Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi