16 Eylül 2011 Cuma

436-POLİTİKA YALAN SÖYLEME SANATIDIR.

                                                                                   
OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@hotmail.com
            Çeşmealtı;16 Eylül 2011.

                                               “POLİTİKA YALAN SÖYLEME SANATIDIR!”
                                                                                  Adolf Hitler.
                                               SAYIN RECEP BEYİMİZİN TAKİYYESİNİN
                                                           HANGİSİ DOĞRUDUR ACEP!
            Osmanlı İmparatorluğunun evrak kaleminde çalışan iki Kâtip hamama giderler. Birisinin kıçındaki don; Cemayüzülevvel ayına ait evrakların konulacağı torbadan dikilmiştir. Git zaman, gel zaman sonra, kıçında Cemayüzülevvel donunu taşıyan Kâtip çok yükselmiş ve de çok zengin olmuştur. Bir gün; bir mecliste doğruluktan yemini billâh söz ederken öteki Kâtip:
            Hadi oradan, ben senin Cemazül evvelini de bilirim!”Deyivermiş.
            Bendeniz de şaşkınım: Cemazülevvellerini bildiklerimiz, her türlü makamdan ses vermekteler. Sayın RTE, Taa! İspanya’dan LAİSİZME yüklenmişti:
            “Tutturmuşlar, laisizim gider diye. Halk isterse tabi’i ki gider kardeşim!” Buyurmuşlardı.
            Bendeniz de sizlere de ilettiğim bir yazımda:”Nah gider Kardeşim!”Başlığını kullanmıştım. Başbakanı olduğu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Laisizme düşman, şeriata yemimle kendisini adamış bir kişi, yurt dışında şer,iatla yönetilen Arap ülkelerinde LAİSİZM hayranı!Gazelerimizi açıyorsunuz Laisizm hayranı bir Recep Tayyip Erdoğan!Arşivinize bir göz atıyorsunuz Laisizmi yerin dibine batıran bir Recep Tayyip Erdoğan!Buna çift kişilik denmez de ne denilir?
            Şöyle; geçmişte kalan Sayın Erdoğan’ın beyanlarına bir göz atalım:
             “Sadece imamlar resmi nikâh kıysın!”
             “Ben Millet Meclisinin de dua ile açılmasından yanayım!”
             “Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almıştı ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir.”
             “Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.”
            “Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.”
            Arap âlemindeki önerilerine de bir bakalım:
            “Türkiye’de anayasa laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle Ateizm değildir. Mısır’ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum.”
            Mısır’da uydudan yayın yapan DreamTV’de:
            “Laiklik dinsizlik değildir!” Dedi. Ve ekledi:”Laiklik din karşıtlığı anlamına gelmez!” “Laiklik Tüm Dinlere Saygılı. Umarım kiMısır’ın yeni rejimi laik olacaktır!”Umarım ki benim açıklamalarımdan sonra, Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir.”Mısırlılar laikliği dinin devletten ayrılması dolayısıyla Kâfir bir devlet olarak görüyorlarsa yanılıyorlar. Laiklik, tüm dinlere karşı saygı demektir. Uygulamalarla bütün toplum güven içersinde yaşar.”Bir müslüman laik bir devleti başarı ile yönetebilir.”Türk yazılı ve de sözlü basını.
            Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Tunus’ta da aynı makamdan vaazlar vermeyi sürdürdü. Yalınız bir tanıtmada çok yanıldılar:”
            “Kişi laik olmaz!””Devlet laik olur. Laik devlet, her inanç grubuna eşit mesafededir. Hepsinin güvencesidir.”
            “İSLAM İLE DEMOKRASİ YAN YANA OLABİLİR!”Türk Halkına vermiş olduğu vaaza bir bakalım:
            “Ben Müslümanım diyenin, aynı zamanda “Laikim;” demesi mümkün değildir!”.

“Ben, Muhammet ümmetindenim. Türkiye, dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı, Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye’yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, Allah’ım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim.”MISIR’DA METHEDİLEN KANUNLAR VE LAİSİZM! Ortada bal gibi bir Takiyye var; amma hangisi doğru! Müslüman toplumları, bu kadar nasıl aptal yerine konulabilinir?
            Avrupa insan hakları Mahkemesine:
            Sana mı kaldı Türban konusunda karar vermek. Bu Ulemanın işidir. Ulema ne diyorsa o olur!”Danıştay’ın Türban kararı konusunda:
            “Efendi sen kim oluyorsun, buna MECELLE karar verir.”
            Mecelle, ya da Mecelle’i Ahkâm’ı Adliye, Türk Medeni Kanunu kabul edildikten sonra,04 Ekim 1926 tarihinde yürürlükten kaldırılan, dört islam mezhebine göre hazırlanmış, karma bir kanun.Bu söylemler,Takiyyenin Takiyyesi midir?Yoksa çift kişiliğin bir göstergesi midir?Ya da öyle konuş dedikleri için mi böyle konuşulmuştur!Daha önceleri;ElEzher islam Üniversitesi Rektörü,Mısır halkına ve tüm dünyaya seslenmişti:Tüm dinlere ve kadın haklarına saygılı laik bir anayasa,Mısır için elzemdir!” Diyerek.
            Bu masallar; İran füzelerine karşı Türkiye’ye konuşlandırılacak füze kalkanlarını İsrail’i korumaya yönelik bir savunma aracı olduğu gerçeğini örtmeye yöneliktir. İran’ın düşmanı bir ülkeye fırlatmış olduğu füzesini Türkiye düşürürse ne mi olur? Iranla savaşmayı başlatmış olur.
            İç İşleri Bakanımız; Kandile mutlaka girilecektir. Bugün, yarın ve mutlaka Kandile Türk Ordusu girecektir!”Diyerek bilgiçlik taslamaktadır. Ulusal Kurtuluş Savaşında; Başkomutanımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Mareşal Gazi Mustafa Kemal, her gün ortaya çıkarak:
            “Afyonun güneyinden bugün ve yarın mutlaka taarruz edeceğiz!”Deseydi kime ve kimlere hizmet etmiş olurdu!”İçişleri Bakanımızın bu mesajları PKK’ya yöneliktir. Türk Ordusu Kandil’e mutlaka girecektir. Mayınlamanızı ve hazırlığınızı buna göre yapmalısınız ve hatta köyleri de boşaltmalısınız. Türk ordusu da Kandil’e girmiş olsun.
            Bizler, Kıbrıs çıkarmasında; Kültür ve Turizm Bakanımızın Sayın Eşlerinin Atina’ya telefon ederek:
            “48 numaralı gemiye Türk Ordusu, cephane sevk etmek için el koyduğundan Portakal gönderemiyoruz!”Dediğini unutmadık.
            Sonra; Hindistan’da trenin önüne yatan bir ineği göstererek:”Bizim yolumuzun üstünde de ölü bir inek yatmaktadır’”Diyerek Rahmetli Mustafa Kemal’e hakaret etmesini de unutmadık.
            Laiklik bir evrimleşmenin sonunda üstün bir liderlik vasfına sahip yönetici tarafından halka benimsetebilinir. Arap âleminde böylesine bir lider ve bu liderin peşinden gidecek kimseler de yoktur. Bu öneri,Arapları ikiye ayırarak sürekli çatışmaya itmekten öte bir yarar sağlayamayacaktır.

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi