OSMAN TÜRKOĞUZ
İzmir; 16 Aralık 2010/03Temmuz 2011
BİREYDE, TOPLUMDA VE DEVLETTE:
KANSER HASTALIĞI!
“Hastalığın nedenini bulduktan sonra, tedavisi sorun değildir!”
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
“Uluslaşma sürecini tamamlayamamış toplumlara yapılan demokratikleşme baskısı; bu toplumları oluşturan unsurlardan yeni uluslar yaratmaya yöneliktir!”Profesör Dr. Andrew Mango
“Dünya’da her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetin ortak sayılır!”GAZİ Mustafa Kemal
“SÖZ KONUSU VATANSA, GERİSİ TEFERRUAT SAYILIR!” ATATÜRK
İnsanlar çoğaldıkça; yetersiz beslenme, sağlıksız yerleşimler ve sanayinin kontrolsüz kullanımı, yeni, yeni hastalıkların meydana çıkmasına neden olmuştur. Sağlıksız ortamlar da, hastalık yapan mikro organizmaların değişimlerini de hızlandırmıştır.
Mikro-Biyolojik savaşta, mikropların genleri ile oynanarak canlılar için, can alıcı canavarlar üretilmiştir. Kasıtlı ya da kasıtsız olarak, laboratuarlardan kaçırılan bu mikro canavarlar, milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı sonunda; 20.000.000 insan, İspanyol nezlesinden ölmüştür.
*İlk çağlarda; cüzzam, Alaten,
*Orta çağda; Kara ölüm, veba,
*Amerikanın keşfinden sonra; Frengi,
*19’uncu asırda; Beyaz ölüm, Verem,
*İlk çağlardan beri, gittikçe artış gösteren Kanser,
*20’inci asrın sonunda da Aitse.
Bendeniz; insanların, dolayısı ile tüm canlıların, toplumların ve dahi devletlerin tüm organlarına sızarak onları acımasızca öldüren KANSER’DEN söz etmek istiyorum.
Kanser’e ad veren Ünlü Hipoktrates’tir. M.Ö.(460-377)yılları arasında yaşamış olan bu Bilgin; yaranın Kanser’e ---Yengece --benzemesine bakarak bu adı kullanmıştır.
İnsanların iç organları gözlemlenemediğinden, vücut dışındaki organlarımız üzerinde çalışmalar yapılmıştır.
Mevlana:”Karaciğer üzerine sineklerin konması onun şeker deposu olduğunun işaretidir!”Diye tarihe not düşmüştür.
Batılıların Avicenna olarak adlandırmış olduğu İbni Sina da: ”Hastalıkları gözle göremediğimiz küçük şeytanlar yapmaktadır!” Diyerek tabipleri uyarmıştır.
Kanser öyle belalı ve sinsi bir hastalıktır ki, hep pusuda bekler. Şartların elverişli olduğunu gördüğünde de yavaş, yavaş gözüne kestirmiş olduğu organlarımızda üremeye başlar.
Canlılarda ve özellikle de insanlarda var olan her organ, kanser olma riski altındadır.
Burada; kansere açık organlarımızı sayacak ta değilim. Beyinde olur; akciğerde olur, karaciğerde olur, böbreklerde olur, prostatta olur, mesanede olur, bağırsaklarda olur, midede de olur.
Kanser; bir yere yerleşti miydi, orada kalmaz tüm vücuda yayılır. İç organlarda oluşan kanseri hemencecik tanımlamak çok zordur. İnsanların genel sağlık bakımlarını ihmal etmeleri, sağlık kuruluşlarının yaygın ve ucuz olmayışları ve ihmalkârlıklar Kanserin yayılma nedenidir.
Kansere iki türlü müdahale edilmektedir:
1-*a-Radyoterapi-Işın tedavisi- *b-Kemoterapi-İlaç tedavisi-
2-Ameliyat.
Hipokrates’in dediği gibi; hastaya yumuşak ve sert yaklaşım.
En iyisi; sık, sık kontrol ettirilerek ve Kanseri yaratıp ta besleyecek olan etmenlerden uzak durarak kanser olmamaktır. Her tedavinin riski vardır. Hastalığın vücuda yayılmasından sonra yapılacak operasyonlar, insanı da toplumu da ve dahi devleti de sakat ve iş göremez hale sokmaktadır!
Toplum; bireylerden oluşan bir insan ormanıdır. Devlet te; bir insan gibi, iç ve dış organları olan, bir makro-organizmadır. Beyni vardır; canı vardır, kalbi vardır, yüreği vardır. İnsana mümasil tüm organları vardır.
Bireyde Kanser oluşumunu bilmeyenimiz yoktur. Öyle ise:
TOPLUMDA ve DEVLETTE KANSER NASIL OLUŞTURULUR!
İnsanlarda Kanser yapan etkenlerin Kanserin oluşumuna neden olduğunu biliyoruz. Devlette ve Toplumda, neden oluşturulur hükmüne varıyoruz? Kanser oluşturulur da ondan böyle bir hükme, hiç şaşırmadan ve çekince duymadan varmaktayız.
Osmanlı devletini göz önüne getirelim. Başlangıçta; beylikten geçiş ve devletleşme düzeni ahenk içersinde ve başarılı olarak sürdürülmüştür. Devletleşmede ve yayılmada bu düzen sarsılmıştır.
Devşirme ve Türk kökeni ileri sürülmüş; bunun sonunda da Fatih Sultan Mehmet zehirlenerek öldürülmüştür.
Genişleyen eyaletlere atanan Beylerbeyleri ve Beylerin seçimlerine rüşvet karıştırılmıştır. Saray mensupları kadınlar ve gözdeler devlet yönetiminde söz sahibi olmuşlardır.
Fransız siyasi tarihinde okumuş olduğum bir cümle beynime mıhlanmıştı: ”1743’den beri, Fransa’yı Kralın metresleri yönetmekteydi!”
Bugünde; ülkemizi dışarıdan destekli tarikatlar yönetmektedir. Tarikatçılık Kanser mikrobu Amerikalı dostlarımızın(!) Armağanıdır.
Osmanlı tarihine bir bakalım; Nurbanu Sultan; Kösem Sultan, Osmanlı devletine enjekte edilmiş birer kanser mikrobuydular.
Eğitimsizlik; Hacı; Hoca ve Molla takımının devlet yönetiminde söz sahibi olması; bir saray Baltacısının Serdar olması, Yedi/Sekiz Hasan’ın Mareşal olması, mekteplilerin öldürülmesi, ülkeye medreselilerin egemen olması, Avusturya savaşında; muharebeye başlama saatinin, yıldız nameyle kararlaştırılması sırasında tüm Osmanlı ordusunun imha edilmesi…
Osmanlı Ordusunda, rütbelerin para ile alınıp satılması; Ünlü Gök Bilgini Ali Kuşçunun açmış olduğu gözlemevinin, Osmanlı donanması tarafından bombardıman edilerek yıktırılması, Üçüncü Selimin başlatmış olduğu reform hareketlerinin söndürülmesi…
Rüşvet, iltimas, dışa dayanmak ve dışa borçlanmanın özendirilmesi; DÜVELİ MUAZZAMA fikri altında ezilmişlik...
Anadolu hareketini ezme girişimleri, hilafet ordusu ve Kürt –Nemrut Mustafa Divavıharbinin haksız yere asmış olduğu, Vatansever Türkler, Kanserliliğin en büyük tanımıydı.
Osmanlı devletinin tüm organlarına bulaştırılan Kanserli hücreler etkisini göstererek devleti ve milleti yiyip, bitirme noktasına gelmişti.
TANRIMIZIN, TÜRK MİLLETİNE BİR BAĞIŞI OLAN MUSTAFA KEMAL; Osmanlı devletini ameliyat masasına yatırarak Kanserli hücrelerini temizleyerek yeni BİR TÜRK DEVLETİ YARATMIŞTI.
Ulusal Kurtuluş Savaşımız Türk halkının kongre kararları ile başlatılmış ve kazanılmıştı.
Kanserin en çok etkilediği Padişahlık ve Halifelik kaldırılmış, halk iradesi egemen kılınarak TÜRKİYE CUMHURİYETİ kurulmuştu.
Sınıf ve ırk ayrılıkları izole edilmiş, ”ulusal Kurtuluş Savaşını yapan Türkiye halkına türk milleti denilir!” kavramına göre de yasalar çıkartılmıştı.
Eski devrin; sömürmekten öte bir marifetleri olmayan unvanları da kaldırılmıştı.
Kadının ayağındaki, Din ve Allah adına vurulmuş olan prangalar da kırılarak, TÜRK KADINI baş tacı yapılmıştı.
Bütün Kanser mikropları ve bu mikrobun oluşarak ilerlemesini sağlayan devlet organları temizlenmişti.
Birer Kanser yuvası olan tekkeler ve zaviyeler de kapatılmıştı.
Azınlıklara tanınmış olan hak ve ayrıcalıkların, Kanserin en belirgin üreme etkeni olduğu anlaşılarak kaldırılmıştı.
Kıyafetlerin neden olduğu ve bizi çağ dışı bırakan Kanser etkenleri de silinip atılmıştı.
Laiklik ilkesi; Hurafe ve Gericilik ve Sömürme Kanserini de söküp atmıştı.
Kadınları ve erkekleri eşit, pırıl, pırıl bir TÜRKİYE CUMHURİYETİ yaratılarak uluslar arasındaki onurlu ve saygın yerine oturtulmuştu.
Sonrasına da bir göz atalım:
*Türkçe ezan kaldırılarak, Gericilik Kanserine zemin hazırlanmıştır.
*1853’ten sonra; Osmanlı’nın girmiş olduğu kanser mikropları ile dolu borç batağına gözü kapalı olarak girilmiştir.
*Torpil Kanseri mikrobu devletin organlarına bulaştırılmıştır.
*Laik Mektep-Dini mektep Kanser mikrobu hızla devletin bünyesine şırıngalanmıştır.
*Başörtüsü ve tesettür kıyafeti Kanser mikrobu da hızlı bir şekilde devletimizin bünyesine katılmıştır.
*Türkiye Büyük Milletvekilleri Meclisine dolmuş olan; tüm hırsız, dolandırıcı, Cumhuriyet ve Çağ düşmanı kimseleri koruma ve kollama Kanser mikrobunun da devletimizi kemirmesine seyirci kalınmıştır.
*Alman mahkemelerinin nitelikli dolandırıcılıktan mahkûm ettiği kişiler de, Devletimizin korumasında ve en üst düzeyde devletimize onurlu hizmetlerini sürdürdüklerini sanarak Kanser mikrobunu yaymışlardır.
*Geceyarısı yasaları ile devletimize onurlu hizmetler vermiş olan, göğüsleri istiklal madalyalı emekliler, gazeteciler, yazarlar ve dahi profesörler bir bitmeyen suçlama öyküsü ile hapislere atılmışlardır.
*Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları sanık sandalyesine; vatan hainleri de tanık sandalyesine oturtularak onur yiyen Kanser mikrobunun hızla üremesine yol açılmıştır.
*Vatan hainleri, kendisine tahsis edilen ve lüks binalarla bezenen dairesini beğenmezken; bu hainlerin şehit ettikleri kahramanlarımız da iki metrelik vatan toprağına hiç sızlanmadan yan gelerek yatmışlardır!
*Devletimizin tüm kurum ve kuruluşlarına Kanser mikropları bulaştırılmıştır.
*Kuvvetler ayrılığı, kıyak ayrıcalıklı Milletvekillerimizin sadakatları ile bir kuvvetlinin ağzına peşkeş çekilmiştir.
*Ulusal yapımıza ve ÜNİTER TÜRKİYE CUMHURİYET DEVLETİNE, toprak bütünlüğümüze, uluslar arası saygınlığımıza, LAİKLİĞE, ÇAĞDAŞLIĞA ve geleceğimize en ağır SEVR kanser mikrobu zerk edilmiştir.
Hâlâ bu yazımı sürdürmemi bekliyorsanız! Sizlerin de acele RT. Olmanıza sağlık verir gözlerinizden de öperim, benim Sayın Seyircilerimiz.
OSMAN TÜRKOĞUZ
E.J.KD. ALBAY-HUKUKÇU
MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMALİN ASKERİ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder