24 Mart 2011 Perşembe

339-KADIN,KİRKİT VE BEN.

OSMAN TÜRKOĞUZ
osmanturkoguz@hotmail.com
İzmir; 24 Mart 2011.

KADIN KİRKİT ve BEN!
Edebiyat galerimizde “Kirkit” başlıklı bir yazıyı okumamla birlikte çocukluğuma gitmem bir oldu. 

Hatundere köyünde, yemyeşil bir bahçenin köşesinde, iki katlı bir ev, o evin önünde ve sağ köşesinde bulunan karanlık bir odada, elindeki KİRKİT ile Rahmetli Anam Halime kadının başında oturduğu bir kilim ıstarı. 

Rahmetli Cennetmekân Anacığım, Kirkit ve Kilim Istarı! 
İşte sizlere anılarımın başlangıcının itirafı.
Emekli olduktan sonra ne işler ettiğimi anlatsam hem uzun sürer hem de sizleri ilgilendiremez.
Uşak ticaret Lisesinden Öğrencim Sayın Adnan Cengiz, işletmekte olduğu dershaneye müdür olmamı istedi, Kıramadım ve müdüriyet görevime şartlı olarak başladım: Hem o’nun hem de Milli Eğitim Bakanlığının temsilcisi olarak dershanenin yönetiminden yalınız ben sorumlu olacaktım. 

Düşüncelerim arasında aylık bir dergi çıkarmamız da vardı. Seçilmiş dershane öğrencilerden bir “öğrenci konseyi” oluşturmuştum. Onlar da bu fikrimi desteklediler. Dergimizin adın da bendeniz koymuştum:”KİRKİT”, asırlardır Türk Kadınları ile bütünleşmiş dilsiz bir kader ortağı tanık!
Kirkit’in önsözünün yanı sıra ilk yazıyı da ben yazacaktım. 

Kirkit’imizin ikinci sayısının o ilk yazısı da huzurlarınızda 
Sene, Ekim 1996.
“KİRKİT.”
“Görkemli bir yapıt ortaya çıkınca, hep o’na hayranlık duyarız. Hep ondan söz ederiz. Keops, Kefren ve Mikerinos’un piramitlerinden hayranlıkla ve övgü ile söz ederiz. 
Piramidinin masrafına fahişelik yaparak katkıda bulunan Keops’un kızından söz edenimiz de olmaz.
Piramidin inşasında; emeklerinin ortasında ve sonunda ölen işçileri düşünenimiz ve ananımız da yoktur.
Tüm insanın emeğinin ve göz nurunun eserlerinde de aynı mantık egemendir: Kilim, heybe, çuval, halı, çorap ve el işlerinde de aynı mantık egemendir.
İpi eğiren, boyayan, ıstarı kuran ve o güzelim eserleri yaratanları soranımız da yoktur.
Ben, bir kilim, bir halı ve bir heybe görsem, o karanlık odanın bir köşesinde, incecik görüntüsü ve elinde şimşir Kirkiti ile Rahmetli ANAMI görürüm.
Kıvrım, kıvrım şalvarıyla, kilim tezgâhının başındaki ANAM, KİRKİT olur da öyle gözükür gözlerime.
Ne zaman bir KİRKİT görsem; donuk, sessiz ve küskün, ANAMIN ELLERİNİ öper gibi öperim onun taraklı dişlerini.
Ne zaman bir halı, bir kilim, bir heybe, bir çuval ve bir çift çorap görsem; dünyasını dini dogmalarla kararttığımız, yaşamını da işkencelere döndürmüş olduğumuz Kızlarımız ve kadınlarımız gelirler gözlerimin önüne. O gece uyku da uyuyamam.
Halı, kilim ve çorap, onların sömürdüğümüz yaşamlarının ve bir türlü görüp te anlayamadığımız hayatlarının renkli öyküleridir.
Hep, yarattıklarıyla övünüp, kendilerini göremediğimiz, ruh cüceliğimizden ve onlara da lâyık olamamamızdan

1 yorum:

AHMET AVCI dedi ki...

Sayın Türkoğuz,
O Halime kadınlar var ya o eli öpülesi kadınlar…
O kadınlar, kadınlarımız, duruma el koymadıkça bu ülkeye refah ve bu topluma huzur gelmeyecektir…
Ailede ve toplumda uğradıkları tüm haksızlıklara karşın, asaletlerini, sevecenlikleri ve üretkenliklerini yitirmeyen kadınlar bu toplumun en yüce değerleridir.
Ülkemize ikisi asker olmak üzere üç hayırlı evlat yetiştiren Rahmetli Halime Kadının ben de saygı ile ellerinden öpüyorum…
Saygılarımla.
Ahmet AVCI

İzleyiciler

Blog Arşivi