22 Haziran 2010 Salı

169- NEDEN HEP ORDUMUZUN BAŞINA?

OSMAN TÜRKOĞUZ
Çeşmealtı; 21 Haziran 2010.
           
            NEDEN HEP ORDUMUZUN BAŞINA?

Duygularımızın aklımızın önüne geçmesinden korkarım. Aniden boşalan bir duygu seli iyiyi, güzeli ve sağlam olan şeyleri de siler süpürür.
            Toplum yaşantısı futbol maçlarına döner. Takım bir gol yer, stadyum yakılır, otobüslere saldırılır, takımın başındakiler istifaya çağırılır.
            Yeni gelen çalıştırıcının durumu da pek garantili değildir. Bu durumun Türk Silahlı Kuvvetlerine de uygulanmaya çalışıldığı gibi bir inancım oluştu.
            En küçük bir olumsuzluk halinde, en başta bulunana yüklenilmektedir. ”Genelkurmay Başkanı istifa!” Başüstüne emirleriniz olur Efendim!
Oynatıldığından emin olduğumuz bu kirli ve iğrenç oyunlar bu sonuç için hazırlanmışsa! Tarihte bunun örnekleri de çokçadır.
Hitlerin Amiral Kanaris marifetiyle Mareşal Tukaçevski’ye kurmuş olduğu tuzakla O masum Mareşali kurşuna dizdirdikten sonra Rusya’ya saldırması.
            Sayın Genelkurmay Başkanımız orgeneral İlker Başbuğ’a belli merkezlerin yüklenişinden böyle bir büyük komplo sezinlemekteyim.
            Şimdi olayı biraz açalım.
            Güneydoğu’da ve kırsal kesimde Terörle hava destekli jandarma Birlikleri büyük bir özveri ve vatanseverlikle mücadele vermektedir. Bir askerimizin şehit olması telafisi mümkün olmayan bir kayıptır. Bunu böylece saptayalım.
Bizzat siyasi iktidar hiç yoktan, tarihte eşine rastlanılmayan bir hukuk yaratarak askerimizin kolunu ve kanadını kırmıştır. Buna karşın Türk Silahlı Kuvvetleri verilen her göreve hayatı pahasına atılmıştır.
            Sırf Sayın Recep Beyin politikası sonucu İsrail ile ipler koparılarak İsrail desteği yitirilmiştir. Teröre karşı büyük bir özveri ile karşı koyan kahramanlarımız, rütbelerine ve yaşlarına bakılmadan gece yarıları evleri basılarak polis nezarethanelerine tıkılmışlardır.
            Anlayanlar için bu bir ihtar özelliği taşımaktadır: ”AYAĞINIZI DENK ALIN ONA GÖRE HAAA!” Vatan hainlerini memnun etmeye yönelik olduğunu anlamamak için aptal olmak gerek!
            Siyasi iktidar ülkemizin savunmasından sorumlu olduğu halde, silahlı kuvvetlerimize hangi hedeflerin imhasına emir vermiştir?” Hakurk'a gir’”, “Kandil dağını temizle” mi demiştir.
Genelkurmay Başkanımız Sayın İlker Başbuğ, siyasi iktidarın vermiş olduğu hangi emrin ifasında acizlik göstermiştir!
Yok, böyle bir çaresizlik Türk Silahlı Kuvvetlerinde.
            Sayın Başbuğ’un istifasını istemek bir büyük taktik olsa gerektir. Emekliliğine çok az zaman kalan bir mücadele adamının istifası; geçmiş mücadelelerine de havlu atmasıdır. Daha öz bir deyimle; Türk Silahlı Kuvvetlerinin havlu atması demektir.
            Sayın Başbuğ istifa etti diyelim; yerine gelene de ayni taktik uygulanacaktır. Burası mühim! Sonunda, Türk Silahlı Kuvvetleri töhmet altına sokularak: ”Asker bu işin üstesinden gelemiyor! Verelim kurtulalım”a gelinecektir.
            Genelkurmay Başkanımız Sayın İlker Başbuğ istifa ederse, Allah göstermesin, ihanet etmiş sayılır bence.
Bakınız, adamlar uluorta: ”2008’den beri Kuran’a dayalı şeriat devletini kurmaya başladık!” Diyebiliyorlar.
Asıl amaç Türk Silahlı Kuvvetlerini halkın desteğinden de kopararak çok güçsüz bir hale getirmektir. Onların bütün rüyaları Ülkemizi İran’a döndürmekten ibarettir.
            Bugün Genelkurmay Başkanımız Sayın Başbuğ istifa ederse yeni iftiralar üzerine yeni kombinozanlar kurulacaktır.
            Saldırıya uğrayan birliğin sıra komutanlarının sorumluluğunu yok sayarak, Kuvvet komutanını ve kara Kuvvetleri komutanını da atlayarak Sayın Başbuğ’a yüklenme çok manidardır, tertibin kanıtıdır. Sayın İlker Başbuğ’un ardından, jandarma genel komutanına ve hava kuvvetleri komutanına çevrilecektir iftira çarkının yönü.
            Türkiye Cumhuriyeti dünya çapında bir aşağılık tertibin içersindedir. Bütün bu alçakça oyunlar, Sayın Bay Recep Beyin dost sandıkları tarafından ve iç desteklerle sahneye konulmaktadır.
            Ülkemizin ve ulusumuzun bütünlüğü korkunç bir tertibin saldırısındadır. İçlerimiz kan ağlasa da şehitler vereceğiz.
Barış şartlarında savaş! Kolay mı sanılıyor! Gerilla ile mücadelede Bir’e Onyedi zayiat hesaplanmıştır. Bu işi hafife alanları o ihanet bölgelerinde görevlendirseydik ne buyururlardı acaba!
            SONUÇ OLARAK: Siyasi iktidar ve akil daneleri başarısızlıkların suçunu bir SİKOPOGOAT’A-Günah keçisine-yükleme savaşındadırlar.
            Her fırsattan da yararlanarak çağdışı isteklerini gerçekleştirmek sevdasındadırlar.
Saygılarımla.

Ps. Irmağın en şiddetli aktığı yerde, at değiştirirseniz; at ta boğulur, süvari de.
EH! SONRA?

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi