TC.
OSMAN TÜRKOĞUZ
TV. Çeşmealtı,30
Haziran 2015.
TELEVİZYONDA YAPILAN DİNİ SOHBETLER?!
“TELEVİZYONDA
YAPILAN RAMAZAN PROĞRAMLARINA İTİBAR ETMEYİN?! Profesör Dr. Sayın Ali
Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlarımızdan.Beleş Mercedes’e binmeyenlerden bir
din adamımız?! "Prof. Bardakoğlu, ramazan ayının, orucun anlamına, önemine
değinip şu uyarıyı yaptı:
- “Ramazan ayı nedeniyle televizyonlarda iftar ve sahur programları var. O programlarda melankoli ve abartılı hüzün havasının yaygın olduğunu görüyorum.
Programları yapanların, o yayınlara çıkanların bazıları sahabelerin hayat hikâyelerini abartılı şekilde anlatıp, gözyaşı döküyorlar. Onlara itibar etmeyin. Dinin hayatın içinde olduğunu vurguladı:
- Abartılı hikâyeler "ulaşılmaz dindarlık tarzı" ortaya koyuyor."İnternet.
- “Ramazan ayı nedeniyle televizyonlarda iftar ve sahur programları var. O programlarda melankoli ve abartılı hüzün havasının yaygın olduğunu görüyorum.
Programları yapanların, o yayınlara çıkanların bazıları sahabelerin hayat hikâyelerini abartılı şekilde anlatıp, gözyaşı döküyorlar. Onlara itibar etmeyin. Dinin hayatın içinde olduğunu vurguladı:
- Abartılı hikâyeler "ulaşılmaz dindarlık tarzı" ortaya koyuyor."İnternet.
Bol sıfırlı çeklerle TRT’DE dini sohbetler yapan bir Din
Aktörümüz,”Kıyamet ne zaman kopacak?!Konulu bir HİKAYE ANLATMIŞ?!Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlık yoluna giremeyen Müslüman ülkelerinde
kıyamet çoktan kopmağa başladığı gibi,Türkiye Cumhuriyetinde de Türk halkının
iradesiyle şimdilik kıyametin kopuşu önlenebilinmiştir?!
Çok satan bir günlük gazetemizde de
İslam üzerine serenat yapan bir Profumuz:”İslam dini,terör ve şiddete
karşıdır?!Buyurmuş!İslam ülkelerinde camilerde patlatılan bombalar,Müslümanlarca
Müslümanların kellelerini kesmeler,Canlı,canlı Müslümanları yakmalar,grup
halinde suya gömerek boğmalar,kadınların ve kız çocuklarının ırzlarına
geçmeler,insanların yarattığı tüm insanlığa mal olmuş eserleri yıkmalar…Bunlar
terör ve şiddet değil midir Sayın Profesör Dr. Fahri KAYADİBİ?!
Geçmişten de örnek vermemi ister
misiniz?Sizin dini bilginiz pek dipte kalmış gibi de?!Hz.Muhammet,KUREYZA
Yahudi kabilesinin etek kılları siyah olanları öldürttü,diğerlerini de
hayvanları satar gibi sattı.İslam Ansiklopedisini de oku. Hayber kabile reisini
ve oğlunu,hazinenin yerini söyletmek için ucu ateşli sopa ile döverek öldürttü
mü?!Kabile reisinin gelini,Kureyza kabile reisinin kızı Safiye
ile,güpegündüz,devenin havudu üzerine konulan bir örtü altına şaptı mı?!
Kuteybe bin Müslim,Türk ellerinde,Horasanda,atın
üstünde duramayacak erkek çocuklar hariç,Türkleri kılıçtan geçirtti mi?!TALKAN
VE CURCAN KATLİAMLARINDAN HABERİNİZ VAR MI?!Birinci Dünya Savaşında,Müslüman
Araplar,Türk askerlerinin karınlarını yararak altın aradı mı?!Mekke’yi ve
Medine’yi savunan Türk askerlerine
İngilizlerle beraber saldırdı mı?!Hz.Muhammet:”Türk baban bile olsa öldür!?Diyerek
Araplara ,Türkleri öldürme yetkisini verdi mi?!Kuteybe bin Müslim,Buhara ve
Taşkent’te 24 kilometrelik bir yol boyuna,çift sıra 10.000 Türk subayını
astırttı mı?! Kimden: Özgün ileti Sayın AYBÜKEN HAN’IMDAN.
“TÜRKLER NASIL MÜSLÜMAN
OLDU? 3
Arap Bülbülleri ve Türklük hainlerinin anlattığı gibi değil,
Kılıçla ve Zulümle Müslüman olmak zorunda bırakıldılar. OSTÜZÜ
“1. Büyük Katliam ( Talkan Katliamı )”—Müslümanlık adına ve
Müslüman Araplarca yapılmış olan bu katliamları Müslüman Arap tarihçileri
övünerek yazmaktadırlar! OSTÜZÜ:
“Buhar’da olanlar diğer Türk Beyliklerinde de etkilerini
gösterir.
Aynı şeylerin kendi başlarına geleceğinden korkmaktadırlar. Sogd
Meliki Neyzek Tarhan şehrinin yıkıma uğramaması için Kuteybe ile
Anlaşmak zorunda kalır. Bu anlaşmaya göre Tarhan haraç verecek
ve
Tarafsız kalacaktır. Ancak bu tarafsız kalmalar ve Türklerin
Birleşememeleri Arapların işlerini kolaylaştırmış ve Türk
beyliklerini
İstedikleri gibi istila edip talan etmişlerdir. İlk olarak
saldırıya
Uğrayan Kibac Hatun'a diğer beyliklerden yardım gelmeyince, o
Yardımı esirgeyenler aynı akıbete uğramışlardır. Bu olaylarda
Türklerin belli bir şekilde organize olamamaları da onların
Araplar
Tarafından istila edilmelerini kolaylaştırmıştır. Neyzek Tarhan
daha
Sonra Kuteybe ile yaptığı anlaşmada hatalı olduğunu ve bu
anlaşmanın kendisine hiçbir
Güvence getirmeyeceği gibi diğer Türk Beylerine de ihanet etmiş
Olacağını anlar. Tohoristan'a dönerek bütün Türk Beyliklerine
birer
Mektup yazar ve onları ortak bir direnişe girmeleri için
uyarmaya
Çalışır. İlk olumlu yanıt Talkan meliki Sehrek'den
gelir..Tarhan'ın
Planlarını öğrenen Kuteybe, buna karşılık Belh şehrinde hazırlık
Yaparak, baharda büyük bir ordu ile Talkan şehrine doğru yürür.
O
Ana kadar bir direniş hazırlığı yapamayan Talkan şehri meliki
Sehrek,
Kuteybe'nin gelişinden önce şehri terk eder. Şehre hiç
savaşmadan
Giren Kuteybe'nin adamları şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar
erkek
Varsa hepsini kılıçtan geçirirler. Bu katliam o zamana kadar
Yapılanların en büyüğüdür. Kuteybe bu katliamı diğer beyliklere
ibret
olması için yapar.. Kuteybe'nin askerleri öldürebildikleri kadar
Öldürürler, geri kalanları da, Talkan yolu üzerindeki ağaçlara
asarlar.. Bu yolun 4 fersah ( 24 Km.) mesafelik bölümü Türklerin
ağaçlara asılan cesetleri ile doludur.. Talkan katliamı tarihe,
Arapların o güne kadar yaptıkları katliamların en büyüğü olarak
Geçmiştir. Halk, Müslüman Araplarla savaşmadığı halde, Kuteybe
ve
Askerleri sırf diğerlerine örnek olsun diye 40.000 kadar kişiyi
Kılıçtan geçirmiş, ağaçlara asmıştır. Bütün
bunlar hep İslam VE ALLAH adına yapılmıştır.
Kuteybe, Talkan katliamından sonra Suman'a girer. Erkeklerin pek
Çoğunu öldürterek, kadınlarını ve kızlarını cariye olarak
alıkoyar.
Daha sonra Kes ve Nesef'de aynı şeyleri yapar. Erkekler
öldürülür,
Türk kadın ve kızları utanç verici bir şekilde Araplara cariye
Olurlar. Daha sonra Faryab'a yönelir ve Faryab'ın teslim
olmasını
İster. Faryab halkı başlarına gelecekleri bildiklerinden teslim
Olmaya yanaşmazlar. Erkekleri dövüşerek ölürler. Bütün şehir
yakılır.. Araplar bu şehre yakılmış şehir anlamında Muhtereka
derler.
Kuteybe, Faryab'dan sonra, Tarhan'ın çekildiği kale Bazgis'i
kuşatır.
2 ay süreyle devamlı olarak buraya saldırır fakat bir sonuç elde
edemez.. Bu arada kış yaklaşır. Kuteybe’nin kışın savaşacak gücü
yoktur ancak, kale içindeki Türklerin de yiyecekleri bitmiştir..
Her
iki tarafta savaşın kendileri için kaybedildiğini düşünür..
Kuteybe
Son olarak bir hileye başvurur. Tarhan'ın yanına Muhammed bin
Selim adındaki adamını gönderir. Muhammed ibni Selim Tarhan'ın
Teslim olması durumunda kendisine hiç bir şekilde zarar
gelmeyeceği
Güvencesini verir. Kalenin açlık içinde olmasından dolayı
Tarhan'ın
Kuteybe'nin teklifini kabul etmesinden başka yapılacak bir şeyi
Yoktur. Komutanları ile görüşüp teklifi kabul ederler..
Silahlarını
teslim ederek kaleden çıkarlar.. Tarhan kaleden çıkar çıkmaz
yakalanır, etrafı hendek açılmış bir çadırda zincire
vurulur.Kuteybe
Bu arada Tarhan'ı hemen öldürmez. Haccac'a haber göndererek ne
Yapacağını sorar. Haccac Tarhan için, " O bir Müslüman
düşmanıdır
Hiç aman vermeden öldür" der. Kuteybe önce Tarhan'ın iki
oğlunu,
Tarhan'ın ve toplanan halkın gözü önünde öldürtür. Arkasından
700
Kadar Türk savaşçısının başlarını gene Tarhan'ın ve halkın gözü
Önünde kestirir. Tarhan'ı da bizzat kendisi öldürür. Bütün
kesilen
Başlar Haccac'a gönderilir. Kuteybe sanki Kuran'daki ayetleri
yerine
Getirmiştir.
9 Tevbe. 123. Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara
karşı
Savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar.
Bilin ki,
Allah sakınanlarla beraberdir.
Tarhan'ın öldürülmesinden sonra, Kuteybe, Aral Gölü'nün altında
Bulunan Harzem bölgesine yürür. Harzem'de Caygan ile Havarizat
Arasında taht kavgası vardır. Kuteybe Caygan'la işbirliği yapar.
Önce Havarizat ile etrafındakileri öldürtür. Arkasından Camhud
Melikini yenerek 4000 civarında esir alırlar. Ancak, daha sonra
Bunlar Kuteybe'nin emri üzerine öldürülürler.
Bu olay, Ziya Kitapçının, İslam Tarihi ve Türkler adlı kitabında
Aynen şöyle anlatılır;
Bu harblerden birinde, et-Taberi'nin bütün tafsilatı ile
anlattığına
Göre, bir defasında Abdurrahman b. Müslim, Kuteybe'ye, 4000
esirle
Gelmişti. Kuteybe, Abdurrahman'ın böyle kalabalık Türk esirleri
ile
Geldiğini görünce hemen tahtının çıkarılmasını ve bir meydana
Kurulmasını istedi. Tahtının üzerine mağruru bir eda ile oturan
Kuteybe, bu Türk esirlerinden bin tanesini sağına, bin tanesini
Soluna, bin tanesini arkasına ve bin tanesini de önüne
dizilmelerini
Söylemiş ve sonrada Arap askerlerine dönerek yalın kılıç bu
Türklerin kafalarının koparılmasını emretmiştir. Cebbar, zorba,
İnsafsız Arap komutanının etrafının bir anda bu Türklerin kafa
kol ve gövdeleri ile
Bir kan gölü haline geldiğinden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Bu
Harbelerde öldürülen Türklerin haddi hesabı yoktu. Nitekim bu
Vahşetten adeta gururlanan bir Arap şairi Kaah el-Aşkari şöyle
haykırmıştır:
“Kazan
ve Facfac önlerinde korkudan birbirlerine sarılmış zavallı
Türkleri
öldürdüğünüz geceleri hele bir hatırlayınız.
Herkesi
kılıçtan geçirdiniz. Sadece ata dahi binmeyecek yaşta küçük
Çocuklar
kaldı. Binenlerde o hırçın atların sırtında sanki bir yük
Gibiydiler.
( Sayfa 314 )”
“Harzem'de ayaklanan halk, Kuteybe ile işbirliği yaptığı için
Caygan’ı
Öldürür. Bunun üzerine, Kuteybe bütün Harzem'i yakıp yıkar,
halkı
Kılıçtan geçirir. Harzemli ünlü Türk bilgini, Biruni Harzem'deki
Uygarlığın yok edilişini şu şekilde anlatır. "Kuteybe, her
çareye baş
Vurarak Harzemlilerin yazılı dilini bilenleri, geleneklerini
Koruyanlarını, bütün bilginleri öldürttü, böylece her şey
karanlıklara
Gömüldü. İslam Harzemlilerin içinde girerken, onların tarihi
hakkında
Bilinenleri artık öğrenme olanağı bırakmadı. Harzem’i yıktıktan
sonra
Kuteybe, Semerkant üzerine yürür. Semerkant meliki Gurek üzerine
gelen
Müslümanlara karşı diğer Türk Beyliklerinden yardım ister.
Taşkent ve
Fergana’den yardım gönderir, fakat gelen birlikler yolda
Kuteybe'nin
Askerleri tarafından pusuya düşürülerek yok edilirler.
Semerkant,
Kuşatılır. Araplar mancınık ateşi ile saldırırlar. Daha fazla
Dayanamayacağını anlayan Gurek, Kuteybe ile anlaşmak zorunda
kalır. Bu anlaşmaya göre,
1.Semerkant Araplara her sene 2.200.000 altın ödeyecektir..
2.Bir defaya mahsus olmak üzere 30.000 Türk gencini esir olarak
verecektir..
3.Şehirde Cami yapılacaktır.
4.Şehirde eli silah tutan kimse dolaşmayacaktır.
5.Tapınak ve putlardaki tüm mücevherler Kuteybe'ye teslim
Edilecektir.
Daha sonra Kuteybe, altından yapılan putları erittirerek alır ve
Merv'e geri döner. Dönerken kardeşi Abdurrahman bin Müslim’i
Semerkant'ın başına vali olarak bırakır.
Kuteybe'nin Merv'e dönüşünden sonra, Türkler kendi aralarında
İşgalci Müslümanlara karşı bir direniş birliği kurarlar. Zaman,
zaman Ceyhun
Irmağını geçerek Araplara pusu kurar ve ciddi zararlar verirler.
Haccac Kuteybe'ye Taşkent ve Fergana'yi işgal etmesi talimatını
Verir. Kuteybe Taşkent'e gider fakat başarılı olamaz. Bu arada
Haccac ölür. Halife Velid, Kuteybe'ye Türklere karşı savaşları
devam
Ettirmesini söyler. Kuteybe bu sefer Kasgar'a doğru yola çıkar.
Tam
Kasgar'ı kuşatacakken Halife Velid ölür, yerine Süleyman ibni
Abdülmelik halife olur. Bu yeni Halife ile arası hiç iyi olmayan
Kuteybe Kasgar seferini yarıda bırakarak ona karşı ayaklanır,
ancak
Kendi komutanları tarafından 11 yakını ile birlikte 716
senesinde
Kafası kesilerek öldürülür. Çünkü Kuteybe'nin komutanları
Halifeye
Karşı gelmek istememişlerdir.
2. Büyük Katliam. ( Curcan Katliamı )
Kuteybe ve Haccac'ın ölümü, Arapların Türkleri Müslümanlaştırmak
ve
Türk şehirlerini talan etmek politikalarında bir değişiklik
Yapmamıştır. Öncelikle, Araplardaki Türklere karşı olan korku
ortadan
Kalktığı için, Araplar, Kuteybe'den sonra da aynı şekilde Türk
Yurtlarına saldırılarını sürdürmeye devam etmişlerdir.
Kuteybe'nin
Öldüğü aynı yıl olan 716 da, Yezid ibni Muhelleb Horasan'a vali
Atanır. İlk iş olarak Dağıstan'ı işgal eder. Dağıstan meliki
Saltekin, Yezit'e karşı uzun süre dayanır. Sonunda Dağıstan
düşer.
Şehir yağmalanır ve 14000 kişi öldürülür. Dağıstan’dan sonra
Curcan'a
Yönelir. Curcan 300.000 dirhem karşısında savaşmadan teslim
olur.
Yezid, Curcan'a bir bölük asker yerleştirerek, Taberistan' a
doğru
Yola koyulur. Taberistan Meliki, İsfehbed, Deylem melikinden
10000
Kişilik bir yardım alarak savaşa başlar. İsfehbed savaşırken,
Curcan
Halkı da ayaklanarak Esed ibni Abdullah komutasındaki askerleri
imha
ederler.. Yezid öfkeye kapılır, Curcan'lı Türkleri yendiğinde
Kanlarından değirmen döndürüp ekmek yiyeceğine dair Allah'a
yemin
Eder. Askerlerini toplayarak Curcan üzerine yürür. Curcan beyi,
Şehirden çıkarak Curcan kalesine çekilir. 7 ay süren savaştan
sonra,
Kale düşer. Curcan beyi öldürülür. Kaledeki askerler esir
alınır.
Araplar, daha sonra Curcan şehrine girerler. Burada da aynı
şekilde
Kuteybe'nin yaptığı katliama benzer bir katliam yapılır.
Türkleri
Öldürerek, 4—24KM.-- fersah boyunca sağlı sollu ağaçlara
astırır. Allah'a
Verdiği sözü yerine getirmek için, esir aldığı binlerce Türk'ü,
Enderiz vadisindeki nehrin kenarına sürükler, orada askerlerine
Korumasız Türkleri öldürtür. Öldürülen Türklerin kanlarını
nehire
Akıtır. Nehrin suyuyla akan kanlardan, ilerideki değirmenden un
ve
Ekmek yaptırarak yer ve Allah'a verdiği sözü yerine getirir.
Katliamdan geriye kalan kız ve kadınlardan beş de biri cariye
olarak
Halifeye ayrıldıktan sonra, geriye kalanlar askerler arasında
ganimet
Olarak paylaştırılır”.Ek: Ostüzü: Hz.Ömer zamanında, İran Hükümdarının üç kızı Mekke Esir
pazarına getirilerek satışa sunulur. Kızların asaletleri nedeniyle, diğer esir
kadınlardan farklı olmalarına Halife Ömer karar vererek yeni bir fiyat listesi
hazırlar. Kızların ikisinin bedellerini kesesinden ödeyen Hz. Ali, kızların
birisini oğlu Hasan’a, diğerini de Hz. Ömer’in oğluna armağan eder. Hasanın
soyundan gelen kişiler bu İranlı esirden olanlardır.
“Kaynaklar Curcan katliamında Talkan katliamında olduğu gibi
yaklaşık
40.000 Türk'ün öldürüldüğünü söylerler.
MS.717 yılından sonraki zaman, Arapların kendi aralarındaki
çatışmalarla
Geçer. Buraya kadar dikkat ederseniz, ilk Arap saldırıları
Başladığında Kibac Hatun diğer Türk Beyliklerinden yardım
istediği
Halde istediği yardım kendisine verilmemişti. Sonra o yardımı
Göndermeyenler, yardıma muhtaç duruma düştüler. Bu olaylardan
Türklerin daha o zaman da aralarında tam bir birlik ve
beraberlik
Sağlayamamış olduklarını görüyoruz. MS: 717 yılında Ömer ibni
Abdülaziz
Halife olur. İki yıl sonra hastalanır yerine, MS719 da, Yezid
ibni
Abdülmelik geçer. Yezid ibni Abdülmelik ile Yezid ibn Mehleb'in
arası
İyi değildir. Yezid ibn Mehleb hapse attırılır ancak, Yezid ibni
Mehleb hapisten kaçarak, Basra'da örgütlenir ve Yezid ibni
Abdülmelik'e karşı ayaklanır. MS: 721'de Abbas ve Mesleme adında
iki
Komutan önderliğinde kurulan hilafet ordusu Yezid ibni Mehleb
ile
savaşır.. Bu savaşta Abbas ve Yezit ibni Mehleb ölür. Yezit'in
kafası
Kesilerek halife Yezit ibn Abdülmelik'e yollanır. Mesleme,
Mehleb'in
Yakını olan yaklaşık 300 kişinin daha kafasını kestirerek
öldürtür.
Yezid ibni Mehleb'in oğlu olan, Maviye ibni Yezid de elinde
Bulundurduğu 32 Mesmele taraftarının kafasını kestirtir.
Aralarındaki savaş, Mehleb taraftarlarının tamamen yok edilmesi
ile
Biter. Mesmele, Mehleb'den ele geçirdiği aralarında Türklerin de
Bulunduğu cariyeleri Cerrah ibni Hakem'e satar. Bu arada, Yezid
ibni
Mehleb'in yerine getirilen yeni Horasan Valisi, Cerrah ibni
Abdullah,
Türkmenistan'ın iç kısımlarına bazı saldırılar yaparsa da
başarılı
Olamaz.
Kuteybe'nin ölümüyle birlikte Türk topraklarına yapılan akınlar
eskisi
Kadar başarılı olamamışlardır. Bu dönemde İslam yayılmacılığı
bir
Duraksama içine girer. Halife II. Ömer ibn Abdülaziz, işgal
altında
Bulunan yörelerdeki Arap egemenliğinin her geçen gün biraz daha
Zorlaşır bir hale gelmesinden dolayı bu bölgelerde yaşanan
gerginliğin
Azaltılarak İslam'ın kuvvetlendirilmesine çalışır. Kendisine
bağlı
Yöneticilere, " Bundan böyle Türk Beyliklerine saldırmayın,
Hâkimiyetiniz altında bulunan bölgelerde gücünüzü arttırarak
İslamı
Yaymaya çalışın" demiştir. Ayrıca, II. Ömer, Müslüman olan
halklardan
Cizye alınmamasını isterse de, Arapların gelirlerinde önemli
ölçüde
Düşme olmasından dolayı bu karardan daha sonra, Türklerin
Müslümanlılarında samimi olmadıkları bahane edilerek
vazgeçilmiştir.
Bu arada Horasan'da Cerrah ibni Abdullah, yerine Abdurrahman
ibni
Nuaym atanmıştır.”
"Türkiye Cumhuriyeti,
yalnız iki şeye güvenir. Biri Türk Ulusunun kararlılığı, diğeri en acı en ağır
şartlarda dünyanın takdirlerini hakkıyla kazanan Ordumuzun
Kahramanlığıdır."
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK...
"TÜRK ULUSUNUN DÜZENİNİ BOZMAYA
YÖNELEN ÇABALAR BOĞULMAYA MAHKÛMDUR. BÜYÜK TÜRK ULUSU, KENDİSİNİN VE VATANININ
YÜKSEK ÇIKARLARI ALYEHİNE ÇALIŞMAK İSTEYEN BOZGUNCU ALÇAK YURTSUZ VE ULUSSUZ
BEYİNSİZLERİN GİZLİ VE AÇIK KİRLİ EMELLERİNİ ANLAMIYACAK VE ONLARA HOŞGÖRÜ
GÖSTERECEK BİR ULUS DEĞİLDİR"
MAREŞAL
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK” SAYIN AYBÜKEN HAN’IMDAN.
Gelelim DİĞER DİNLERİN İNSANLIK ANLAYIŞLARINA:
Hangi
din iktidardakilerin ellerindeyse, o dinin ılımlısının olması mümkün değildir.
Yahudilerin kutsal kitaplarını okuduğumuzda, bu durumun açıkça ve övünülerek anlatıldığını
görürüz. Tüm kavimlerin malları, mülkleri, hayvanları ve kadınları Yahudilerin
emrine tahsis edilmiştir. Onların ayak kemiklerini taşla kırmak, diğer
Yahudileri haykırması rahatsız etmeyecekse küçücük kızların ırzına geçmek te
mubahtır. Kalabalık bir esir kafilesini karşılayan Hz. Musa, Ordu komutanına
emir verir:”Erkeklerle ilişkiye giren kadın ve kızları ne diye boş yere
besleyelim! Onları hemen öldürün!”Yahudi askerleri ırzlarına geçtikleri Zavallı
kadınları acımadan öldürürler. Hz: Davut, General Uria’nın karısı Hititli
Sitti’yi gebe bırakır ve Generali öldürtür.
Hıristiyanlıkta
“öldürmeyeceksin!” Emrine Ermiş Saint Augistinus yakma çaresini getirir,
milyonlarca Zavallı meydanlarda yakılır.
İspanya’da
Castİlla Kraliçesi İsabella’nın ısrarı üzerine 1483 tarihinde, Papa IV’ÜNCÜ
SİXTUS İspanya Engizisyon Mahkemesini kurar.
Katolik
öğretisini topluma kabul ettirmek için,1542 tarihinde papa III’ üncü Paulus
Roma Engizisyon Mahkemesini kurar. Sanıklara her türlü işkenceler yapılarak
alınan itiraflar üzerine Zavallılar meydanlarda yakılırlar. Fransız Kahramanı
Jeanne D’ARK’TA meydanda yakılır. Ünlü Bilgin Papaz Giardano Bruno da, 1593
tarihinde bir zina suçu ile Venedik Senatosuna şikâyet edilir. Senato şikâyet
dilekçesini Roma Engizisyon Mahkemesine iletir. Sonunda da İncil öğretisine
aykırı olarak gök cisimlerinin devinimlerini ileri sürdüğü için, Roma
Engizisyon Mahkemesinin kararı ile 16 Şubat 1600 tarihinde Roma’da yakılır.
Fransız
reformisti Kalvin de bir İspanyol doktorunu yaktırır. Din iktidarla elele
vererek Zavallı insanlara asırlarca acılar çektirmiştir.
İslam
Ansiklopedisinin Beni Nadir, Beni Lukas, Kureyza ve Hayber maddelerini
okursanız tüyleriniz diken, diken olur.
Mısır
Hükümdarının emri ile Ünlü Nesiminin Halep’te derisi yüzülmüştü. Daha önce de
Bağdat’ta Hallacı Mansur’un kolları, bacakları, dili kesilerek derisi
yüzülmüştü. Osmanlı İmparatorluğu döneminde; SarayıHumayunun üç Cellâtla
başlayan öldürme kadrosu yetmiş üç kişiye yükseltilmiş, her gece acil adam
kesmeleri için de nöbetçi cellâtlık konulmuştu.
İnsanlık
tarihinde; Hıristiyanlıkta Mezhep kavgaları, en etkili olarak ta
Katoliklik—Ortodoksluk kavgaları ve Müslümanlıkta da Halifelik kavgaları kadar
kanlı hiçbir olaylar zinciri olmamıştır.”Osmanlı da
İşkence Çeşitleri”yazım bloğumdadır. Okuyamayanlar için onu dahi yeniden
yayımlamak istemekteyim.
İnsanlığın
en büyük evlatlarından birisi olan Büyük Konfüçyüs:
“Bir yerde dinden söz edildi miydi dikkatli bulununuz, ya
canınızı ya da malınızı alacaklardır!”Demişti.