20 Kasım 2012 Salı

865/YENMEK VE YENİLMEK!


            OSMAN TÜRKOĞUZ
            osmanturkoguz@gmail.com
            İzmir; 20 Kasım 2012
                                                                  
            ENVER PAŞA VE CUMHURİYET PAŞALARI NEDEN YENİLDİLER!
                      MUSTAFA KEMAL PAŞA NEDEN KAZANDI?
                        “Bir devleti yıkmaya karar verdiklerinde, onun elinden önce jandarmasını alırlar!”Napolyon Bonapart.NOT:Bu sözü; 1960 ve 1982’de jandarmayı perişan eden büyük Komutanlarımıza armağan ediyorum.Teğmen Aliihsan kalmazın öldürülmesini/ bile;bile ve/ bile jandarmaya yıkanları lanetliyorum.Ulustaki büyük postane önünde nöbet tutan Muhafız J.Alayının İkinci taburunun 4’üncü bölük erlerinden iki askerimizin   ellerinden 7,9 mm. Piyade tüfeğini almak isteyen Teğmen Aliihsan Kalmaz,arkadaşlarının ateş ettikleri 7,62mm.mermi ile sırtından vurularak ölmüş,aynı mermilerle 7 ve 9 yerinden vurulan iki erimiz de kurtarılmıştı..Başbakanlığın iç avlusunda nöbet tutan Çankırılı j.eri Mehmet Bozkurt ta sırtından vurulmuş öldürmek istedikleri halde maalesef!kurtarılmıştır.Ostüzü.

            PAŞA: Miralay’dan sonraki asker rütbeleri  için kullanılan bir unvandı, Yüksek dereceli Devlet memurlarına da Paşa denildiği gibi,Mısır Eyaletinin en büyük yöneticisine de Paşa denilirdi.Hıdiv İsmail Paşa, Abbas Hilmi Paşa gibi.Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa,Barbaros Hayrettin Paşa.Osmanlı Sadrazamlarından Talat Paşa, Edirne’de gezici bir posta dağıtım memuruydu. Osmanlı devletinde Makamları ve Devlet ve saray görevlilerinin unvanlarını da bir yazımda anlatmak istiyorum. Yalınız,burada PAŞA kelimesinden söz etmek durumundayım:
            PAŞA:Beşe,Erkek evlat,Baş,Ağa,kelimelerinden oluşturulmuş bir Türkçe kelimedir.1961 Anayasamızın 154’üncü ve 1982 Anayasamızın da 174’üncü maddesinde yer alan İnkılâp Kanunlarının korunması hükmünde de yer alan 26 Teşrinisâni/Kasım/1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi,Bey,Paşa  gibi  lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına dair Kanun hükümlerine göre; Paşa yerine Askeri unvan olarak,Albay rütbesinden sonra,Tuğgeneral,Tümgeneral,Korgeneral,Orgeneral ve Mareşal unvanları kullanılmaktadır.Denizde de Amiral unvanı kullanıldığı gibi Mareşal Unvanı yerine de Büyükamiral unvanı kullanılmaktadır.Osmanlıda Paşa olmak için tahsile ve okuma yazma bilmeye de gerek yoktur.Yedi-Sekiz Hasan Paşa,Müşirliğe kadar da yükselebilmiştir.Çırağan baskınını yapan Suavi’nin kafasına vurarak onu öldürmüş olması kendisine Mareşallik yollarını açmıştır!Osmanlı Çadırgâhında Avusturyalılarla yapılacak bir anlaşma için,Avusturyalı Komutan bir harita istediğinde,Osmanlı Paşası hiddetlenerek :”Biz Burakları haritaya bakarak: değil,kılıcımızla aldık!”Deyu gürlemişti.
Bir de ;Türkiye Cumhuriyeti’nin Başsavcısı Sayın Recep Tayyib Erdoğan Beyimiz de “Generallerimiz”için.”Paşalar!”Sözünü kullanmaktadır. Bu beyanını yalınız, Recep Beyimizin önünde Piza kulesi gibi eğilen Sayın Necdet özel Paşamız kabullenmişti!
            Fransız İhtilalini anlat deseler damdan düşer gibi ,14 Temmuz 1789 Bastil Zindanından asla başlamam.Çok gerilere giderek Burjuvazinin oluşumdan başlarım.Enver Paşa Zuhuratını anlatmak için de Osmanlının  değişme sürecindeki toplumsal çalkantılarından başlarım.En Büyük Osmanlı Padişahı İkinci Mahmut’tan;03 KASIM 1839 Tanzimat Fermanından,Fransız yasalarının tercümesinden,Kırım Savaşından,1856 Islahat fermanından,Mecelle’den ve Muharrem kararnamesinden de söz ederim.İttihat ve Terakki Cemiyetinin kuruluş gayesini anlatırım.   İkinci Abdülhamit’in tahta çıkışını ve Berlin Kongresinde,04 Haziran 1878’te Kıbrıs adasını kaybedişimizi;23 aralık 1876’da;İstanbul’da toplanan Avrupalı devletlerin baskısından kurtulmak için,Belçika’nın 1831 tarihli anayasasını ilan edişimizi;31 Mart olayını anlattıktan sonra,İsmail Enver Zuhuratını anlatmaya başlarım.
               Osmanlı aydınlarının kurtuluşumuzu meşrutiyet anayasasının getireceği Hürriyet ortamında aradıklarını da anlatırım. En önemli bir olayı da anlatmadan geçmem:            
            13 Eylül 1859 günü;Serasker Rıza Paşa,Sultan Abdülmecit’in huzuruna telaşla girerek,bir darbe hazırlığını haber verir.Hüseyin Daim Paşa başkanlığında,içinde Erzurumlu Muhallebici,Süleymaniyeli bir Şeyhinde bulunduğu darbeci grup Kılıçali Paşa camisinde toplanarak bir ayaklanma başlatacaklardır.Ayaklanma girişiminin nedeni”Gayrımüslimlere tanılan eşiklik haklarıdır!”. Din elden gidiyor!”Sloganıdır. Cuma selamlığında Abdülmecit’e yapılacak bir suikast ile darbe gerçekleştirilecektir.İmamlar,din elden gidiyor!”Diyerek ellerindeki Kuranları yere atacaklardır. O zaman; İktidar dini özgürlükleri ve Tebaa eşitliğini savunmaktadır. Ayaklanmacılar da,bugünkü iktidarın yaptığı gibi,dini kullanmakta;Laikliği ve Çağdaşlığı savunan aydınları da çatma delillerle esaret kamplarında toplamaktadır.
            İsmail Enver;Arnavut kökenli küçük bir devlet memurunun çocuğu olarak 11 Kasım 1880 tarihinde İstanbul’da doğmuş;Damad’ı Şehriyari ve Osmanlı Başkomutan Vekili olarak 04 Ağustos 1922 tarihinde;Tacikistan’da Kızılordu tarafından öldürülmüş bir macera adamından başka bir şey değildir.
            İttihat ve Terakki cemiyetine dahildir.Balkanlarda çete savaşlarında başarılar göstermiş ve Trablusgarpte İtalyanlara karşı savaşmıştır.Harp Akademisinden kurmay Yüzbaşı olarak mezun olmuştur.05 Mart 1909 tarihinde;Berlin’e askeri ateşe olarak atanmıştı.Daha önceleri,Rumeli’nde eşkıya müsademelerinin yanı sıra bir hükümet darbesini de planlamışlardı.Manastır Postanesinde,Teğmen atıf’ın şemsi paşayı tabanca ile vurarak öldürmesi ittihat ve terakki’nin planının bir gereğiydi.Resneli Yüzbaşı Niyazi ve Binbaşı Enver,hürriyet Kahramanı olarak ortaya konulmuştu.İkinci meşrutiyetin ilanından sonra;23 temmuz 1908, Cemal Bey/Cemal Paşa/tarafından,halka:Hürriyet kahramanı Binbaşı Enver Bey yaşasın!” Avazeleriyle tanıtılan  Enver Bey;halka şöyle sesleniyordu:
            “Vatandaşlar!Hakkımda lütfen gösterilen eser’i muhabbete teşekkür ederim.Ben buna layık olmak için bir şey yapmadım.her Osmanlının seve,seve ifaya koşacağı bir vazife bir talih eseri olarak bana verildi.Eğer bunu hakkıyla  ifa edebildiysem ,bu mükâfat kâfidir.Hamdolsun meşrutiyeti istihsal ettik
.hürriyetimizi aldık…”
            Cemal Bey; bu yolculuk sırasına ona:
            “Enver,sen artık Napolyon oldun!” Diyordu.Ş.S.Aydemir,Enver Paşa,1’inci c.s.17.Binbaşı Enver Bey:İkinci meşrutiyetinin ilanı için:”Hastayı tedavi ettik!”Diyordu.
            Ülkemizi terk ettikten sonra; Moskova’da;Kızıl Meydana bakan  konuk evinde,Bir dergideki Napolyon resminin üzerine,kırmızı kalemle:”Beni Napolyon’a benzetmişlerdi;kabul edemem.Çünkü ben . İkinci Adam Olamam!”Diye yazmıştı. S.G.E. S.19 ,Napolyon Bonapart’ın kaşında bulunan üç beyaz kıl Enver Beyin kaşında da varmış,Enver Bey bunu başarı şansına yorarmış.Rahmetli tarihçi Ziya Şakir:”Enver Paşa kaşında bulunan üç Beyaz kıla güvenerek tarihe birkaç süngü hücumu bıraktı ve gitti!”Diye yazmıştı.
            Enver Bey;Cemal Bey,Muallim Naci ve  Yakup Cemil;23 Ocak 1913 Perşembe günü;Babıali’yi basarak,Yaver Kıbrıslı Tevfik Beyi,Komiser Cemal Beyi ve İki nöbetçi askerimizi şehit ederek,altı kişiyi de öldürerek  binadan içeriye daldılar.Cemal Bey;koruma bölüğünü başka bir yere nakletmişti. Odasından fırlayan Harbiye Nazırı Nazım Paşayı da Yakup Cemil tabanca ile vurarak öldürmüştü.Bir grup subay,ellerinde tabancalarla Maz’ûlin kıraathanesine girerek:
            “Ulan tu! Ne duruyorsunuz vatan elden gidiyor,din elden gidiyor!”Diyerek kıraathane halkını sokağa dökmüşlerdi.Elli kadar insan da ellerinde bayraklarla:Yaşasın Enver bey!Yaşasın millet!”diye bağırarak propaganda yapıyorlardı.84 Yaşındaki Sadrazam Kamil Paşayı tehdit ederek almış oldukları istifasını Binbaşı Enver Bey,Dolmabahçe sarayına götürerek Padişah Mehmet Reşat’a sunmuştu.
            Edirne’ye giren Türk ordusunun önünde de Beyaz atının üstünde Hürriyet kahramanı Binbaşı Enver Bey vardı.Tabur ve Alay komutanlıklarında bile bulunmayan Enver Bey,Paşa yapıldığı gibi Harbiye Nazırı ve başkomutan vekili olmuştu.Türk milleti de, derin uykusunda başına bela olacak bir hayalperest Arnavut’u bulmuştu.Mareşal Fevzi Çakmak,Enver Paşanın tabur ve alay komutanlıklarında bulunmadan yükselişinin endişesini:”Ben,Kırk yaşını geçmeyen subaylara tabur komutanlığını teslim etmem!”Diyerek ortaya koymuştur.
            Berlindeki Sarışın Alman kızları ve Almanların pohpohları bir megaloman yaratmıştı. Almanlar,Türkiye kelimesi yerine Enverland demeye başlamışlardı.
            1876 anayasasında 1909 değişiklikleri de yapılmıştı.Askeri bilgisi çok noksan olan Enver Paşa;Fransız İhtilalini de iyi kavramış değildi.14 temmuz 1789 günü,ellerinde dirgen,yaba,sopa olan ve yalınız bir külüstür topları bulunan, çoğu kadından oluşan bir grup,içinde bir deli ile beş hükümlü bulunan Bastil zindanını basmışlardı.karşılarında;Büyük ve güçlü bir ordusunun yanı sıra 1500 kişilik İsviçre asıllı Muhafız alayı bulunan 16’ıncı Louis’nin devleti vardı.
            Enver Paşa; Osmanlının egemenliğinde bulunan Hıristiyan ülkelerin halklarını o ülkelerin papazlarının ulusal kültürlerini ve egemenlik özlemlerini ateşlediklerinden de habersizdi.Din ve Osmanlı egemenliği yanlısı bir Osmanlı damadıydı.”Emredersem kanundur;emretmezsem kanun değildir!”Sözü ve mantığı onundur.Körü körüne bir Almanya bağımlılığı. “Ateşemiliterlerin kurmay subay olması gerekir” talimatına; Genelkurmay başkanı Orgeneral Cemal Tural,kurşun kalemle:”Kurmay subay olması gerekmez!” yazarak bir muhabereci albayı,Waşington’a ateşe olarak atamıştır.Bugünde aynı mantıkla ve kulluğuna Amerikan bağımlılığı ve her istediği kanun ve anayasa olan bir dikta uygulaması egemendir.İki askeri elkoymada da aynı mantık işlemiştir.papazların tam aksi yönünde,ulusal bilincimizi çökerterek bizleri Arap emperyalizminin  tutsağı yapmak için çalışan din adamlarına meydanlar boş bırakılmıştır.Onun nazarında halk bir hiçti.Güçlü bir ordu egemenlik için yeterliydi.Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal,Çanakkale ziyaretinde bir Yahudi vatandaşımızın:”Paşam bu halk beni istemiyor,buradan kovuyor!”Şikayetine şu karşılığı vermişti:
            “O halk,isterse beni de kovar!”
             İsmail Enver Paşa,Alman askeri ıslahat heyeti mensubu Alman subaylarını bir üst rütbe vererek ülkemize  kabul etmişti.Emekli Süvari Tümgenerali Liman Von Sanders’i de Mareşal rütbesiyle Gelibolu’daki 5’inci orduya komutan olarak atamıştı.Ulusal Kurtuluş Savaşımızın en fırtınalı günlerinde;Mustafa Kemal; Afgan ordusunu eğitecek Türk subaylarını bir üst rütbe ile Afganistan!’a göndermişti.İsmail Enver Paşa;Arabistan’dan getirtmiş olduğu yazlık donanımlı 90,000 kişilik tam teşekküllü iki kolordumuzu kışın en şiddetli anında Allahuekber dağlarında dondurmuştu./Bir kolordumuzdan 135 kişi,diğer kolordumuzdan da 2.000 kişi kurtulabilmişti/Bu nedenle de Ulusal Kurtuluş Savaşımız asker yokluğundan dolayı uzun  bir uğraştan sonra kazanılmıştır.49 kişilik bir ekiple, Samsun’a çıkan Mustafa kemal’in dayandığı tek güç, Türk Halkının ulusal vicdanıydı.Amasya Genelgesi ile de O,Göksel İradeyi yere indirmiş,Beşeri iradeyi egemen güç olarak dünyaya duyurmuştur.
                        AMASYA GENELGESİ(22 Haziran 1919)
            1*Vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı tehlikededir.İstanbul Hükümeti;yenen devletlerin etkisi altında bulunduğundan yüklendiği sorumlulukların gereğini  yerine getirememektedir.Bu durum ulusumuzu yok olmuş tanıttırıyor.Ulusun  bağımsızlığını yine ulusun azmi ve kararı kurtaracaktır.Ulusun durumunu saptamak ve haklı sesini dünyaya işittirmek için her türlü etki ve denetimden uzak bir ulusal Ulusun kurulun varlığı şarttır.Bunun için haberleşme yolu ile her taraftan gelecek ulusal öneri ve istekler üzerine ,Anadolu’nun en güven verici yeri olan Sivas’ta  ulusal bir kongrenin acele  toplanması kararlaştırılmıştır.Bu amaçla bütün Osmanlı illerinin her livasından,parti anlaşmazlıkları göz önünde tutulmadan yetenekli ve ulusun inancını sağlamış,üç kadar kişinin hızla yola çıkarılması gerekmektedir.Her ihtimale karşı bunun  ulusal bir   sır olarak saklanması,dağdağaya yer verilmemsi ,gerekli görülen yerlerde yolculuğun gizli tutulması..”İşte size bireysellikten toplumsallığa,tüme varım!Bir iken bin;bin iken de tüm ulus olmak!Bizansın  ve Müslümanlığın içine düşürmüş olduğu  kurtarıcı beklemek miskinliğinden, kurtarıcı olmak erdemliliğine götüren,hakla inanmış ve Halka güvenmişlerin onurlu yolu!
            İsmail Enver Paşaya bir göz atalım:02 Kasım 1918 tarihinde;bir Alman denizaltısı ile Ülkemizden kaçan Enver Paşa,bin bir zorluklarla Türk ellerine varabilmişti.Lakay İbrahim adlı bir mütegallibe tarafından konukluk kısvesi altında 49 gün hapsedilmişti.Türk halkına ineceği yerde,70.000 bin kişilik Basmacılar diye adlandırılan silahlıların başına geçmişti.Halk ta ne oluyormuş!Yalınız Enver Paşanın kaşında üç beyaz uğur kılı vardır!Enver Paşa devletleri yıkmak için dünyaya gelmiş bir Megalomandan başka bir şey değildir.Harbiye Nazırı ve Fiilen  Başkomutan olduğu halde,askerin başlına Enveri adlı bir başlık geçirmiş,Mecellenin eksik kalan Aile ve Miras hukuku kısımlarını tamamlatmıştır.Osmanlının Haberalma teşkilatı olan “Teşkilatı Mahsusa da” onun eseridir.Osmanlı devletini yıktırmış olması,Mustafa Kemal’in tarih sahnesine egemen olmasını sağlamıştır.
            Türk subayları;ne Atatürk devrimini,ne de Fransız devrimini anlayamamışlardı.Atatürkçülük,Mustafa Kemal’in yaptıklarını anlatmak,heykellerini dikmek ve her yere Atatürk adını vermek olarak anlaşılmış ve anlatılmıştı.Ulusal kültürlerine dayanmayan toplumların ya Komünizmin ya da Müslümanlık emperyalizminin  tutsağı olacağını da kavrayan kimse çıkmamıştı.Ümmetçilik,bu olguya sarılan ,Arap’tan gayrı ulusların ölümü olduğunu yalınız ve yalınız     Mustafa Kemal anlayabilmişti,Arap,Araplığıyla ve Arap tarihi ile övünürken,Ümmetçilik batağına saplanıp kalmak ulusal bir ihanettir.İyice incelenirse;Mustafa kemal’in bir sözüne dayanan Atatürk ve Çağ düşmanlarının Atatürkçülüğü nasıl yıkacakları da anlaşılmış olur:”Biz,batıyı,Batının silahları ile yeneceğiz!”Atatürk’ten korkanlar da,halkı onun elinden alarak O’NU yenme yolundadırlar. 27 Mayıs 1960’ta;Çürümüş ve kokuşmuş Demokrat Partisi iktidarını yıktığımız da,DP’YE oy vermiş olan 5.000.000.Kişiye Kuyruk dedik ve küstürdük.aynı hatayı 12 Eylül 1980’de işlemekten çekinmedik.Adnan Menderes;Jandarma Zulmü” masalı ile nasıl iktidar olmuşsa,onu devirenler de Jandarmanın aleyhinde bulunmaktan çekinmemişlerdir.Jandarma öcü yapılmıştır.Atatürkçülük masal gibi anlatılacak şey değildir.Atatürkçülük yaşanacak ve özümsenecek bir sosyal olgudur.Bir ulusun var oluş sebebidir.Ben,hiç doğru yanıt almadan hep sormuşumdur:”Atatürkçülük bir amaç mıdır?Yoksa bir araç mıdır?
             Hürriyet Gazetesinin18 Ağustos1986 Pazar ekinde, Sayın Murat Bardakçı,Enver Paşanın Mustafa Kemal’e,1921 İlkbaharında  yazmış olduğu bir mektubu yayımlamıştı:
                        “Seni Aldatmalarına İzin Verme!”
            “Komünist olmayalım.Anadolu’ya imdadın o anda ancak Rusya’dan geleceğini anlayarak Rusya’ya hareket ettim.Bir yıl içinde iki defa yakalanmak,Beş ay boyunca hapsedilmek  ve altı defa tayyareden düşmek suretiyle nihayet Moskova’ya ulaştım….Kazım Karabekir Paşa ve siz  komünistliği kabul eder görünmüşsünüz!Ankara’dan aldığım mektuptan ve üçüncü enternasyonal’e gelen delegelerden sizin,Çerkez Ethem’in ve diğer bazı arkadaşların Ankara Komünist Fırkası’nı kurduğunuzu anladım..EK:Şerif Manatov,Baytar Mektebi, Müdürü Binbaşı Salih  veÇerkez Ethem gibilerin. Kurmuş oldukları Gizli Komünist Partisine karşı,Politika gereği çatma ve yasal bir komünist partisi komutanlar düzeyinde kurulmuştu.Bu konuda da geniş bir yazı yazacağım beklenmelidir!Ostüzü.
            “Bunu değil sizin gibi uzun seneler  birlikte çalıştığımız Ferit Paşa gibi haris bir ihtiyar yapabilseydi ona da aynı hürmeti besler yardım ederdik. ALLAH’IN size yaver kıldığı talihe biz de hürmet ederiz.Yalınız sizden bir ricam var.Bir kardeş gibi rica ediyorum..Mevkiinize bakarak sizi aldatacak olanlara memleketi bir şahsın  veya bir kısmın tahakkümüne bırakmayın.,..beşbin tüfek sağladım”..”
            “Seni Aldatmasınlar!””Şimdi bütün bunlara rağmen ,siz karşınızda hasmınız varmış gibi hareket ediyorsunuz.Evvelce de dediğin gibi ben ve arkadaşlarım iki seneden beri memleketin ve İslam’ın kurtarılması emelini güdüyoruz.Eğer,zat’ı âliniz  bizi rakip sanıyorsanız yanılıyorsunuz.Bizce esas olan memleketin kurtarılmasıdır..”:Ek:Yazdıkları tamamen yalandır.Adamlarına  milis alayları kurdurtarak iktidarı ele geçirme projelerini yürürlüğe koymuştur.Mustafa Kemalin Cumhuriyet kuracağını ve hiçbir rütbe ile doymayarak Padişahlığı bile isteyeceğini Sadrazam Talat Paşaya bile söylemiştir.”
.           Baskıyagerekyok.,,senin başarın Anadolu’nun başarısı demektir.Ama şimdiden kanunsuz hareketlere  ve lüzumsuz şiddetlere giderseniz ,korkarım ki hayırlı netice vermez.Millet,Sultan Hamid zamanındaki millet değildir,artık tahakküme dayanamaz.Bak,seni bütün arkadaşlarım namına  temin ederim :benim hiçbir mevkide ve memuriyette  gözüm yoktur!”…
            “Mutlaka geleceğim!”
            “Şimdi sen,başta ben olmak üzere arkadaşların memlekete gelmesini istemiyorsun değil mi?Sebeb te güya bizim gelmemizle ikilik çıkacak diyorsun,öyle mi?Halbuki ben ve arkadaşlarım memlekette bulunsaydık ,bugün devam eden lüzumsuz baskılara hiç hacet kalmayacaktı.Şunu da itiraf etmemiz lâzım:Memleketten hiçbir kanuni sebebe dayanmadan sürülmemiz yolundaki arzunuza ilelebet tahammül etmek ,bize hakikaten pek ağır,sefilane geliyor.Dolayısıyla,dışında kalmamızın başta Türkiye olmak üzere kurtarmaya çalıştığımız İslâm âlemi için gereksiz ve tehlikeli olduğunu hissettiğimiz an  memlekete geleceğiz!İşte,bu kadar.Yine hürmetle gözlerinden öper,Cenâbı Hakdan senin için yücelikler,İslam’a ve vatana faydalı büyük başarılar dilerim kardeşim,Efendim.”

İzleyiciler

Blog Arşivi